Bu Blogda Ara

29 Ocak 2013 Salı

Çarşamba'yı Bekleme / 2012-2013 No:17


Haftanın konusu Melo. Tükürdü mü tükürmedi mi? Kaç maç ceza almalı, yoksa almamalı mı? Madem ceza alacak o zaman Meireles’in cezası neden kaldırıldı? Di mi abim benim.
Hakemin raporu esastır... Demiştik zamanında. Şimdiii… Buluruz bişey dur hemen sorma böyle. Alla allaaa… Hah. Şimdii hakem yazacak: “Melo tükürdü” diye. Ama Ligtv’ye bakıyoruz ki ağızdan bir balgam çıkması durumu söz konusu değil. Demek tükürmemiiiiş. PFDK 12 maç ceza verecek ama tahkim de bunu indirecek. Yani böyle olmadı mı Meireles olayında? Hakem tükürdü yazdı, sonra da tükürmedi dendi Fenerli medya tarafından. Tahkim de Aziz’den çekindi, bozdu kararı. Bu anca… Bu çıktı şimdilik. Gerçi bunları söyledik daha önce…. Eeeeee.. Ha dersen ki orada Oğuzhan’ın tepkisi var, surata tükürük gelmiş gibi yaptığı için hakem yanıldı, kırmızı kartı gösterdi, o zaman işte farklı olur, o yüzden sen bunu yazma, sesli düşünüyorum. Başa alalım. Halis keratası tükürük olmadığı halde tükürdü diye yalan söylemişti, bunu; “vay sen nasıl tükürük cezasını indirirsin” diye yedirdik millete.  Şimdi yalan bir durum yok. Yan hakem geldi, uyarısını yaptı orta hakeme. Melo tükürür gibi yapıyo, şakacıktan halbusi, Oğuzhan da balgamı yemiş gibi artislik yapıyo. Burada cezayı yemesi gereken kişi Oğuzhan. Hah bak güzel bağladım. Burdan sonrasını yaz... Yok dur içinden çıkıcam bi dakka. Ne yazmış hakem raporunda belli mi? Tükürdü diye mi yazmış? Sızmadı mı daha? Yan hakem tükürdüğünü gördü, orta hakeme iletti, orta hakem de rapora yazdı. Sonra görüntülere bakıyoruz,  görülüyo ki “puuuu” var ama balgam yok. Aynı işte Meireles’le?  Orda hakem tükürdü diye yalan yazmıştı, burda yalan yok naapçaz... Hmmm sevimsiz bi durum. Hep Fenerli medya yüzünden. Bi de Aziz Yıldırım.

Galatasaray taraftarı sezon başında beklediği çileğe daha doğrusu çileklere bir bir kavuştu. Sneijder’den sonra Drogba da Galatasaray’da.
Ünal harika yönetiyor kulübü. Mali işlerden, dünya ekonomisinden hem de nasıl anladığını gün be gün adeta gösteri yaparak izletiyor tüm dünyaya. Tüm dünya Galatasaray’ın adını tekrar hatırladı Ünal sayesinde Galatasaray’ın. Fevkalade iyi bir dostumdur Ünal. İstanbul’a seyrek gelişlerinden birinde, sihirli mavi tabletlerin yeni çıktığı aylarda bir davette karşılaşmıştık. Hiç unutmam o geceyi. Adeta yeniden doğmuştuk ikimiz de ve iki toy muzip liseli gibi heyecanla tek bir mevzudan bahsedip durmuştuk bütün gece.  İşte o Ünal şimdi Galatasaray’ı yeniden parlattı. Banjul’dan Lobamba’ya Burkina Faso’dan Dembecülbah Bildezübaldi’ye kadar duyurdu Türkiye’nin adını. Dünya konuşuyor bugün Türkiye’yi Galatasaray ve Ünal sayesinde. Bir borsa sihirbazı, para cambazı olarak hem de 20 ay gibi kısa zamanda batak diyebileceğimiz, balçık diye tanımlayabileceğimiz  bir seviyeden elmas gibi parıldayan bir seviyeye çıkardığına hepimiz şahit olduk Galatasaray’ı. Küllerinden doğdu Galatasaray Ünal’la. Akılcı bir transfer politikasıyla neler olabileceğinin dersini veriyor şimdi. Yepyeni stad bir mücevher gibi parlıyor. O gencecik kızlar, pırıl pırıl öğrenciler hem de nasıl tatlı bir heyecanla her hafta dolduruyor Ali Sami Yen Arena’yı. Para basıyor Seyrantepe. Bugün için değil gelecek için de para kazandırıyor hem de. Akılcı bir para politikasıyla şimdiden geleceğin kombine gelirlerini nakite çevirdi Ünal. Kasadan tek kuruş çıkmadan dünya yıldızlarını getiriyor artık Galatasaray. İnan kaç sene önce demişti; “Ünal, başkan olmalı” diye. İnan’ın ısrarının hem de nasıl doğru olduğunu gördük. Adnan’ın batırdığı kulüp bugün yine dünya semalarında dalgalandırıyor Türk bayrağını... Adnan da fena değildir ama bak. Daha genç tabi bizden. Zımba.  O gece Adnan da vardı ama sıkılıp gitmişti yanımızdan mesela. İnan muhabbette dahi katılmadı düşün.

Fenerbahçe yine zorlandı ama bu sefer kazandı. Aykut Kocaman’ın kadro tercihleri tartışıldı tüm hafta boyunca. Çift forvetle çıktığı Bursa deplasmanından sonra Gaziantep deplasmanında yine tek forvete dönmesi eleştirildi. İkinci yarı çift forvete dönünce galibiyet geldi.
Çünkü Aziz Yıldırım indi aşağı devre arasında, saha kenarındaki uydusuna talimatları verdi. İstifa komedyasından sonra kendini tamamen Aziz Yıldırım’a teslim eden Aykut artık maçları dahi umursamıyor, vakit geçiriyor. Herkes biliyor bunu. Mayıs gelse de gitsem havasında olduğunu ana sınıfındaki çocuklar bile biliyor. Alay ediyor üstelik. “Madem gitmeme izin vermiyorsun, madem çok biliyorsun, al düzelt bakalım” diye  olmadık şeyler yapıyor artık Aykut. Kulübün herşeyi olan Aziz Yıldırım da rezil olmamak için iniyor aşağı, düzeltiyor takımı. Aykut Aziz Yıldırım’ın hem uydusu hem de zırhı. Gönderemez Aykut’u. Kim göğüsleyecek tüm kepazelikleri? Aykut tabi ki… Aykut da bunu anladı, alay ediyor şimdi Aziz Yıldırım’la. Hem başkan, hem teknik direktör, hem voleybol şubesi sorumlusu, hem taraftar kart müşteri temsilcisi, hem de müze müdürü Aziz Yıldırım Fenerbahçe’de. Kendine yapacak iş kalmayan Aykut da umursamaz halde vakit öldürüyor kulübede. Para da yatıyor sıcak sıcak. Mis. Olan Türk Futbolu’na oluyor bu arada. Milli takımın kalesi, savunması Fenerbahçe’de. O defansın nasıl bu hallere geldiğini hem de nasıl paçavra hale geldiğini biri bana anlatsın. Gökhan Gönül’den kabadayı, Sow’dan da akrobat yaptı Aykut sadece. Kadıköy savcısı da Sow’un örgüt bilekliğine ne zaman müdahale edecek merakla bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder