Haftanın konusu Melo. Tükürdü mü
tükürmedi mi? Kaç maç ceza almalı, yoksa almamalı mı? Madem ceza alacak o zaman
Meireles’in cezası neden kaldırıldı? Di mi abim benim.
Hakemin
raporu esastır... Demiştik zamanında. Şimdiii… Buluruz bişey dur hemen sorma
böyle. Alla allaaa… Hah. Şimdii hakem yazacak: “Melo tükürdü” diye. Ama
Ligtv’ye bakıyoruz ki ağızdan bir balgam çıkması durumu söz konusu değil. Demek
tükürmemiiiiş. PFDK 12 maç ceza verecek ama tahkim de bunu indirecek. Yani
böyle olmadı mı Meireles olayında? Hakem tükürdü yazdı, sonra da tükürmedi
dendi Fenerli medya tarafından. Tahkim de Aziz’den çekindi, bozdu kararı. Bu
anca… Bu çıktı şimdilik. Gerçi bunları söyledik daha önce…. Eeeeee.. Ha dersen
ki orada Oğuzhan’ın tepkisi var, surata tükürük gelmiş gibi yaptığı için hakem
yanıldı, kırmızı kartı gösterdi, o zaman işte farklı olur, o yüzden sen bunu
yazma, sesli düşünüyorum. Başa alalım. Halis keratası tükürük olmadığı halde
tükürdü diye yalan söylemişti, bunu; “vay sen nasıl tükürük cezasını
indirirsin” diye yedirdik millete. Şimdi
yalan bir durum yok. Yan hakem geldi, uyarısını yaptı orta hakeme. Melo tükürür
gibi yapıyo, şakacıktan halbusi, Oğuzhan da balgamı yemiş gibi artislik yapıyo.
Burada cezayı yemesi gereken kişi Oğuzhan. Hah bak güzel bağladım. Burdan
sonrasını yaz... Yok dur içinden çıkıcam bi dakka. Ne yazmış hakem raporunda
belli mi? Tükürdü diye mi yazmış? Sızmadı mı daha? Yan hakem tükürdüğünü gördü,
orta hakeme iletti, orta hakem de rapora yazdı. Sonra görüntülere bakıyoruz, görülüyo ki “puuuu” var ama balgam yok. Aynı
işte Meireles’le? Orda hakem tükürdü
diye yalan yazmıştı, burda yalan yok naapçaz... Hmmm sevimsiz bi durum. Hep
Fenerli medya yüzünden. Bi de Aziz Yıldırım.
Galatasaray taraftarı sezon başında beklediği
çileğe daha doğrusu çileklere bir bir kavuştu. Sneijder’den sonra Drogba da
Galatasaray’da.
Ünal harika
yönetiyor kulübü. Mali işlerden, dünya ekonomisinden hem de nasıl anladığını
gün be gün adeta gösteri yaparak izletiyor tüm dünyaya. Tüm dünya Galatasaray’ın
adını tekrar hatırladı Ünal sayesinde Galatasaray’ın. Fevkalade iyi bir
dostumdur Ünal. İstanbul’a seyrek gelişlerinden birinde, sihirli mavi tabletlerin
yeni çıktığı aylarda bir davette karşılaşmıştık. Hiç unutmam o geceyi. Adeta
yeniden doğmuştuk ikimiz de ve iki toy muzip liseli gibi heyecanla tek bir
mevzudan bahsedip durmuştuk bütün gece. İşte
o Ünal şimdi Galatasaray’ı yeniden parlattı. Banjul’dan Lobamba’ya Burkina Faso’dan
Dembecülbah Bildezübaldi’ye kadar duyurdu Türkiye’nin adını. Dünya konuşuyor
bugün Türkiye’yi Galatasaray ve Ünal sayesinde. Bir borsa sihirbazı, para
cambazı olarak hem de 20 ay gibi kısa zamanda batak diyebileceğimiz, balçık
diye tanımlayabileceğimiz bir seviyeden
elmas gibi parıldayan bir seviyeye çıkardığına hepimiz şahit olduk Galatasaray’ı.
Küllerinden doğdu Galatasaray Ünal’la. Akılcı bir transfer politikasıyla neler
olabileceğinin dersini veriyor şimdi. Yepyeni stad bir mücevher gibi parlıyor.
O gencecik kızlar, pırıl pırıl öğrenciler hem de nasıl tatlı bir heyecanla her
hafta dolduruyor Ali Sami Yen Arena’yı. Para basıyor Seyrantepe. Bugün için
değil gelecek için de para kazandırıyor hem de. Akılcı bir para politikasıyla
şimdiden geleceğin kombine gelirlerini nakite çevirdi Ünal. Kasadan tek kuruş
çıkmadan dünya yıldızlarını getiriyor artık Galatasaray. İnan kaç sene önce
demişti; “Ünal, başkan olmalı” diye. İnan’ın ısrarının hem de nasıl doğru
olduğunu gördük. Adnan’ın batırdığı kulüp bugün yine dünya semalarında
dalgalandırıyor Türk bayrağını... Adnan da fena değildir ama bak. Daha genç
tabi bizden. Zımba. O gece Adnan da
vardı ama sıkılıp gitmişti yanımızdan mesela. İnan muhabbette dahi katılmadı
düşün.
Fenerbahçe yine zorlandı ama bu sefer
kazandı. Aykut Kocaman’ın kadro tercihleri tartışıldı tüm hafta boyunca. Çift
forvetle çıktığı Bursa deplasmanından sonra Gaziantep deplasmanında yine tek
forvete dönmesi eleştirildi. İkinci yarı çift forvete dönünce galibiyet geldi.
Çünkü Aziz
Yıldırım indi aşağı devre arasında, saha kenarındaki uydusuna talimatları
verdi. İstifa komedyasından sonra kendini tamamen Aziz Yıldırım’a teslim eden
Aykut artık maçları dahi umursamıyor, vakit geçiriyor. Herkes biliyor bunu. Mayıs
gelse de gitsem havasında olduğunu ana sınıfındaki çocuklar bile biliyor. Alay
ediyor üstelik. “Madem gitmeme izin vermiyorsun, madem çok biliyorsun, al
düzelt bakalım” diye olmadık şeyler
yapıyor artık Aykut. Kulübün herşeyi olan Aziz Yıldırım da rezil olmamak için iniyor
aşağı, düzeltiyor takımı. Aykut Aziz Yıldırım’ın hem uydusu hem de zırhı.
Gönderemez Aykut’u. Kim göğüsleyecek tüm kepazelikleri? Aykut tabi ki… Aykut da
bunu anladı, alay ediyor şimdi Aziz Yıldırım’la. Hem başkan, hem teknik
direktör, hem voleybol şubesi sorumlusu, hem taraftar kart müşteri temsilcisi,
hem de müze müdürü Aziz Yıldırım Fenerbahçe’de. Kendine yapacak iş kalmayan
Aykut da umursamaz halde vakit öldürüyor kulübede. Para da yatıyor sıcak sıcak.
Mis. Olan Türk Futbolu’na oluyor bu arada. Milli takımın kalesi, savunması Fenerbahçe’de.
O defansın nasıl bu hallere geldiğini hem de nasıl paçavra hale geldiğini biri
bana anlatsın. Gökhan Gönül’den kabadayı, Sow’dan da akrobat yaptı Aykut
sadece. Kadıköy savcısı da Sow’un örgüt bilekliğine ne zaman müdahale edecek
merakla bekliyorum.