13. Hafta, Elazığ deplasmanında Melo’nun penaltı
kurtartığı ilginç bir maçla başladı. Bu kurtarış Galatasaray’ın ligdeki kötü
gidişini değiştirebilir mi? Bir motivasyon yaratır mı?
Galatasaray şu anda
Türkiye’nin en iyi kadrosuna sahip. Bunu da her hafta ispat ediyor. Fatih
Hoca’nın bir maça çıkardığı kadroyu oluştururken tek derdi altı yabancı...
2008’de Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale giderken kurduğu defans şu anda
Galatasaray’da. Sağ bek Sabri, sol bek Hakan Balta, stoperde Gökhan Zan.
Avrupa’ya o muhteşem geri dönüşleri bu defansla seyrettirdi Fatih Terim. “Pes
etmek yok, 2-0’dan alırız bu maçı” diye kenardan askerlerini yönetirken Sabri
vardı, Hakan vardı, Gökhan vardı Türk Milli Takımı’nın defansında. Buna rağmen
eldeki yabancılarla neler yaptığını Şampiyonlar Ligi maçında görüyoruz Fatih
Terim’in. Yabancı sorunu olmadan, kafalar karışmadan nasıl maçlar çıkarıyor
Fatih’in öğrencileri hep birlikte seyrettik işte. Dünya devi Manchester
United’ı puansız İngiltere’ye geri postaladılar. Dünyaya futbolu öğreten
adamları, futbolun “sir”lerini eli boş gönderdiler. Akıllıca oluşturulmuş bu
kadronun başarısız olması için büyük hatalar yapılması lazım. O hatayı da
Abdullah Avcı yaptırıyor Fatih Terim’e.
Ülkeye tek Avrupa kupasını getirmiş Cibuti’den Rio’ya Türkiye’yi dünyaya tanıtmış
kulübün önünü kesiyor Abdullah Avcı. Türk Milli Takımı’nın demir defansını işe
yaramazlar mangası yaptı Abdullah. Futbola küstürdü çocukları. Fenerbahçe’nin
futbolcularına yer açmak için Galatasaray’ı doğradı. Ama Galatasaray bu formsuz
yıldızların yerine yabancıları oynatmasına rağmen hala lider. İşte, Melo
dediğin gibi... Kaleci oldu penaltı kurtardı. Bu kadar iyi bir kadrosu var
Galatasaray’ın. Defans eski formuna kavuşsa, stoperlere ayırdığı kontenjanı
orta sahanın göbeğinde kullansa ikinci bir Avrupa kupası hem de en büyüğü işten
bile değil. Ama o yıldızları çürüten Fenerbahçe güdümlü Milli Takım hocası buna
mani oluyor. Bundan bahseden bir gazete gördünüz mü? Bir spor programında
bundan bahsedildiğini gördünüz mü? Fenerli medyada yazmaz bunlar. Defans
Fenerbahçe’de artık. Milli Takım’ın defansı kaleci dahil Fenerbahçe’de. Şampiyonlar
Ligi’ndeki elçimizin defansına bakın bir de. Ayıp... En hafif ifadeyle yazık...
Fenerbahçe kendi sahasında geriye düşmesine rağmen
dört gol birden atarak çıkışını sürdürdü.
Sürdürdü ama nasıl? Dayak
yedi Gençlerbirliği. Tartaklandı Gençlerbirliği oyuncuları. Reklam panolarına
yapıştırıldılar, yerlerde süründürüldüler. Peki hakem ne yaptı? Fenerli medya
tarafından hain ilan edilen Fırat Aydınus gibi olmamak için ne gerekiyorsa onu
yaptı. Bütün bir hafta; “eğer kazayla Fenerbahçe aleyhine bir düdük çalarsam
buradan sağ çıkamam” diye aklından geçirmesi sağlandı Yunus Yıldırım’ın. O da böyle
düşünen bir hakemin yapması gerekenleri yaptı. Canını kurtarması gereken biri
ne yapmalıysa onu yaptı. Gazetelerde, televizyonlarda dakika başı Aykut’un hem
de nasıl Fırat’ın boğazına yapıştığını seyretti Yunus. Herşey güllük
gülistanlık giderken, kendi lehine yapılan hatalar binlerceyken ses çıkarmayan
Aykut’un nasıl bir kurt adama, vampire, Hulk’a dönüştüğünü gören Yunus,
Gökhan’a kart gösterecek öyle mi?
Meslekdaşını, arkadaşını belki de öldürebilecek kadar gözü dönmüş
Gökhan’a bir kart çıkması halinde önce Gökhan’ın sonra Aykut’un en sonunda da
tribünlerin hem de nasıl üzerine çökeceğini biliyor Yunus. Çünkü tribünler buna
hazırlandı. Fenerli medya tarafından. İlmek ilmek işlendi. Merkez Hakem
Komitesi’nin çıkıp da bu güne kadar önce Fırat’a yapılan itibarsızlaştırma,
sonra Yunus’a yapılan sindirme kampanyasına ses çıkarmamasını anlamak da hiç
zor değil. Korkuyorlar çünkü. Fenerbahçe’den, Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçesi’nden
korkuyorlar. Bundan sonra Kadıköy’de bütün hakemler Yunus gibi çıkacak. Bu
yüzden Fenerbahçe’nin şampiyonluğıu şimdiden kutlu olsun.
Fenerbahçe’de haftalardır yükselen bir grafik var.
Hem tek tek futbolcular anlamında hem de takım anlamında. Nitekim Aykut Kocaman
ikinci yarı Sezer’i oyuna aldı ve düğümü çözdü. Futbolculardaki bu toparlanmayı
nasıl değerlendirmek lazım?
Aykut’un bir basın
toplantısı düzenleyip Fırat Aydınus’a teşekkür etmesi lazım. Caner’i attığı
için kendisine minnettarım demesi lazım. Bu sayede elindeki kadronun nasıl daha
iyi olduğunu gösterdiği için. Çünkü Aykut kötü hoca. Bir musibet olmadan
gerçekleri göremiyor. Haftalardır çırpınan didinen Sezer yine ilk onbirde yok.
Oynat beni artık hocam diye yalvaran Sezer oyuna girdiğinde neler yapabildiğini
gösterdi. Attı, attırdı. İpten aldı Aykut’u. Hayatını kurdardı Aykut’un. Fenerbahçe’deki ömrünü uzattı. Hayat öpücüğü verdi Aykut’a.
Kanını bağışladı adeta. Suni teneffüs yaptı, kalp masajı yaptı Aykut’a.
Rayların üzerinde dona kalan Aykut’u trenin altından kurtardı Sezer. Elektirk
akımına kapılan Aykut’u tahta sopayla yere devirdi Sezer. Hızır gibi yetişti
Sezer.