Bu Blogda Ara

9 Nisan 2013 Salı

Salı'nın ta kendisi...


F.Bahçe ve arkasındaki medya hakemlerin G.Saray'ı şampiyon yapmak için uğraştıklarını ortaya attı. Bildirilerle Abay Mersin, Meral Ordu maçına hazırlandı. Bu tertip bu hafta farkın bire inmesi içindi. Ama 10 kişilik G.Saray müthiş bir inat ve hırsla oynadı ve galip geldi.. (Her yerde; “Ben zaten sevmem kendisini” diye benden bahseden, babası zamanında kendisine Cimbom marka şekerleme verecek zannedip kandırılmış bebeler var ya.... Okuyun bak bu yazıyı şşşşş ;)

Galatasaray-Mersin İdmanyurdu maçına Fatih Terim'in oyundan atılması ve ardından büyük tepkisi damgasını vurdu. Yaşananlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?  (Sol taraftan nef fis bir orteeaaaaa)

Fatih Terim'in, (Fatih değil Fatih Terim) oyundan atılmasını tasvip etmek mümkün değil. Atıldıktan sonra yaptıklarını da tasvip etmek mümkün değil. Ama bir tek şey gerçek; ben de aynen Fatih Terim gibi bunların bir tertip olduğuna artık inanıyorum. Levent Tüzemen yazısında parantez içinde, "Süleyman Abay fanatik bir Fenerlidir. Merak eden çalıştığı Cumhuriyet gazetesinin Spor Müdürü Arif Kızılyalın'a sorsun" diye yazdı. Arif arkadaşım, aradım. (Bu ülkede adı bikaç kişi tarafından bilinip de benim arkadaşım olmayan yok malum... Affetmem, adıyla hitap ederim) "Bizim gazetede Levent, (tanıyorum) yazmış, ne diyorsun" diye sordum; "Süleyman Abay, uzun süre spor servisinde değil ama teknik serviste çalıştı ve 3 ay evvel ayrıldı. Fanatik Fenerlidir ama dürüst adamdır" dedi. Düşünebiliyor musunuz; ligin bitmesine sayılı günler kalmış, Fenerbahçe ile Galatasaray arasında müthiş bir mücadele var ve Galatasaray'ın Mersin ile oynadığı maça F.Bahçeli olduğu herkes tarafından bilinen bir adam tayin ediliyor. Alay eder gibi... (Ey demin bahsettiğim kandırılmış bebeler... Levent’in o “ama dürüst adamdır” dediği kısım var ya boşverin onu siz zaten onu öylesine dedi Levo, ben de kazayla yazdım. Siz oradaki kalın harfle yazılana bakın. Zaten diğer kısım aklınızda kalmaz bozmayın kendinizi. Kuddusi’nin yıllığını unutun bi an için) Ondan sonra Merkez Hakem Komitesi Başkanı televizyonlara çıkıp, bu hakemi, "Verdiği bütün kararlar doğruydu" diye savunuyor. Hakemin verdiği bütün kararların doğru olduğunu da nasıl bir Fenerbahçeli gözüyle maçı seyrettiğini kendi imzalı yazısında gördüğümüz kişinin, Serhat Ulueren'in programında yapıyor! Merkez Hakem Komitesi Başkanı, muhterem zat da onun hazırladığı programa katılıyor. "Hakem de çok iyiydi" diyor. 'Bu hakem iyiydi' diyen herkese Dany'ye gösterilen kırmızı kartın benzerini, akıllarına gelen her maçta gösteririm. Bu tür bir pozisyonda faul dahi çalan hakem yok. Ordu-Fenerbahçe maçının 44. dakikasında Hasan Kabze'ye 18'in içinde yapılan harekete bakın. Şansal Büyüka kardeşim, Lig TV'de göstersin. Şimdi tabi Aykut Kocaman da Lig TV'nin taraflı yayın yaptığını söylüyor! Haftanın olayı bu... Fener Televizyonu gibi yayın yapan Lig TV'yi dahi beğenmeyen bir kafa var ortada! (Eyyyy kalecinin “bu kadar da olmaz” diye boşalttığı kaleye penaltı atan zihniyetin yıllardır sarı-kırmızı bilmişken meğer turuncu-kiremite sevdalandırılmış arslanları... Alın size bir armağan daha. Fatih'in sahaya dalmasını boş verin haftanın olayı bu diyorum size)  Şansal kardeşim lütfen, (adıyla bile hitap etmem, o benim kardeşim) Hasan Kabze'ye yapılan ve hakemin faul bile çalmadan devam ettirdiği, çalsa penaltı, kırmızı kart çünkü, pozisyonla Dany'nin kırmızı kart gördüğü pozisyonu üst üste bindirsin. Lütfen... Hakemlerin nasıl Fatih Terim'i çıldırtan bir yönetim içinde olduklarını görüyorum. Herkes kendini Fatih Terim'in yerine koysun. İnsan kendini bir yerde dağıtır. Biz maçı televizyon başında seyrederken dağıtıyoruz. Son haftalarda akıllara seza taraflı, adeta 'tertip' izlenimi veren yönetimler var. Hem Galatasaray hem Fenerbahçe maçlarında... (Hasan Kabze'nin pozisyonunu daha yeni duydunuz di mi köfteler.. Görmüş gibi yapın, ağzını açan Fenerli'ye yapıştırın bunu cevaben..:)

MERAL İLE KARŞILAŞTIRSIN 

Fenerbahçe'nin Ordu ile oynadığı maçın 24 ve 26. dakikaları arasını Şansal Büyüka kardeşim yeniden ekrana getirsin,
(Ben maçı arkadaşlarla bizim evde seyrederim. Ki bizim ekip malum, gırgır şamata....  Birisi tuvalette totem yapıyo, öbürü Yemek Sepeti’nden  söylediğimiz pizzaları alıyo filan.. Aramızda da Edip (Gürosmanç) var. O meraklıdır hangi dakika kim naapmış not tutmaya. Yoksa gelsin tavuk kanat, gitsin vafıl ne işim olur, o söyledi. Ya da ben sabaha kadar durdura durdura Fener maçı da seyretmiş veya seyrettirmiş olabilirim ;) orada İlker Meral'in çalmadığı ve görmediği pozisyonlara baksın ve aynı hakemin Orduspor'u bitiren faul düdükleri ve kartları ile mukayese etsin. Aynı şey Fener'e yapılınca anında ceza, Fenerliler aynı şeyi defalarca yapınca görmezden gelme... (Fener-Fenerli..;) Ondan sonra 20 dakika fırtına gibi esen, Fenerbahçe'ye karşı 4 net gol pozisyonuna giren Orduspor nasıl çöktü? Çökmez mi? Sen futbolcu olsan çökmez misin? 'Bu hakemle, benim maçı kazanmama imkan yok' dediğin anda bitersin. Fatih Terim de kenarda bu hale geliyor işte... Bu işler ne zaman başladı; pazartesi günü... Pazartesi gününden itibaren Fenerbahçe ve onun arkasındaki medya, Fenerbahçe'nin bildirileri adı altında, hakemlerin, Galatasaray'ı şampiyon yapmak için uğraştıklarını ortaya attı. Bu bildirilerle Selahattin Abay'ı Mersin maçına ve İlker Meral'i de Ordu maçına hazırladılar. Yapılan tertip bu hafta farkın bire inmesiydi. Ama 10 kişilik Galatasaray, maçın ikinci yarısında kimsenin aklının almadığı bir inat ve hırsla oynadı, bu tertibin bu haftası geçti. Gelecek haftalarda geçer mi, geçmez mi, bilmiyorum. (Ben daha ne yapiyim? Sizden bunları anlatan bir koreografi bekliyorum Madrid maçında. Bu hafta olanlardan bahseden Fenerli arkadaşlarınıza karşı. Hatta iki kişi girdi ya sahaya. Biri Mersinliymiş zaten;) Ondan bahseden olursa da bakın başınızın çaresini şimdilik benden bu kadar. Bir sonraki çanak soruda ne gelir bilmem, belki sahaya girenlerden şöööyle bi bahsederim. Büyük ihtimal pas geçerim.)

TEMİZLEMEK İÇİN ÇIKMIŞ 

Terim maç sonrası, özellikle saha kenarındaki hakemlerden şikayet etti ve "Bizde 4. hakemler kulübe komiseri gibi davranıyor" dedi. 4. hakemin bir tahriki söz konusu mu, bu konuda bir düzenleme gerekiyor mu? 

Kesin. Ben 4. hakemin (Ali Palabıyık)
(Ali'yi tanımıyorum) kasıtlı ve hesaplı olduğunu, özellikle Ümit Davala'yı oyundan attığı sahnede net gördüm. O 4. hakem bana lütfen izah etsin. Bana bir mail atsın, (En sevdiğim... Biri bigün bana gelsin bişey anlatsın çok istiyorum. Hatta benden önce eve gelmiş olsun, anahtarımı kullanmiyim, zili çaliyim, bi kere de evde biri olsun. Önüme terlik konmuş, sıcak yemeğim sofrada beni bekliyor olsun) 'Sayın Uluç, Ümit'in oyundan atılmasının sebebi şudur' desin. (Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü desin)  'Elindeki kağıt peçeteyi yere attı' diye bir antrenörün tribüne gönderilmesini ilk defa görüyorum ve bu antrenör kenardaki sonuncu antrenör... Fatih Terim'in atılmasına itirazım yok, Hasan Şaş'a da itirazım yok. 
(Evet yukarılarda itiraz etmiş gibi gözüküyorum “kim olsa çıldırırdı” diyerek filan ama bozmayıııın.. Devaaaam... Siz değil misiniz zamanında; “ama 97. dakikada hakem o penaltıyı vermese biz gene o maçı alırdık ki” diyen? Şşşş;) Ama Ümit Davala olayı gösterdi ki ondan evvelkiler de tahrikler ve kışkırtmalar...  4. hakem bu niyetle gelmiş. 'Ben bu kulübeyi temizleyeceğim' diye gelmiş. İçerideki Galatasaray'ı temizleyecek, kenardaki de kulübeyi temizleyecek. (Her yere yayın bunu)

Her şeye rağmen Terim çapında bir hocanın soğukkanlılığını koruması gerekmez miydi? (Abi hani diyorum ki bi yerden tarafsızmış gibi gözüksen?)

Ben diyorum ki her şeye rağmen koruması lazımdı. Ama ben televizyon başında, kulüple ilgili hiçbir sorumluluğum ve maddi manevi hiçbir beklentim olmamasına rağmen sadece bir Galatasaray taraftarı olarak çıldırdım. Sahanın kenarında bütün yükü üzerinde taşıyan ve de özellikle Real Madrid maçı öncesinden başlayarak Fenerbahçe medyasının hedefe koyduğu, yıpratmak için bir yerden emir almış gibi elinden gelen her şeyi yaptığı bir adam olarak saha kenarında çıldırmaz mıydım, onu bilmiyorum. (Morinho mu daha karizmatik Fatih Terim mi diye FBTV’de anket yaptılardı hatta gözlerimle gördüm. İnanın bak.. İnandırın. Real Madrid maçı öncesinde Galatasaray taraftarını umutlandırmak için neler yaptı Fenerli medya hatırlayın. Hangisi daha şık diye filan. Bahsedin bundan herkese)

Hakem atmadan önce bir uyarıda bulunmalı mıydı? 

Ben hakemin iyi niyetli olduğuna inanmıyorum ki! Dany'ye çıkardığı kırmızı kart her şeyi gösteriyor
. (Geçen haftalarda Drogba’nın kaçırdığı penaltı vardı ya bi tane. Ordaki penaltı kararıyla alakalı tek kelime etmedim lan :) Açın arşive bakın. Ekmek çarpsın. Nasılım? :)))) )

***

iNSAN iSYAN EDiYOR

Terim tribüne gönderilmesini, "İtibarsızlaştırma operasyonu" olarak değerlendirdi.
(Abi hatta bazı gazeteler Fatih Terim’in sabıka kaydı alınırken çektirdiği fotoğrafı yayınladılar tam sayfa yeminle)

Yüzde yüz doğru. Çünkü şu Real Madrid maçından beri olup bitenlere bir bakın. Real Madrid'in öncesinde, sırasında ve sonrasında Fatih Terim alkışa layık bir duruş sergiledi. Fatih Terim'in duruşu nedeniyle ben Galatasaraylı olduğum için iftihar ettim. "Ne mutlu Galatasaray'a böyle bir hocası var" dedim. Bu duruşu Fener medyası yerin dibine soktu. Lazio gibi 10 para etmez bir takım 
(Zamanının Mallorca’sı galaksi şampiyonu olup Kainat Şampiyonluğu maçında Samanyolumuzu temsil etmişti hatırlarsanız) ile oynayan Fenerbahçe'yi göklere çıkarma yarışındalar. Galatasaray, Real Madrid ile oynuyor. 'Vay efendim Fatih Terim yanlış oynattı' dedikleri Galatasaray'ın iki net penaltısının verilmediğini görmezden geliyorlar. Üstelik birisi 1-0 iken...(Bunu böyle söyleyin her yerde arslan yürekliler. “İki penaltımız da 1-0 iken verilmedi." Yiyen olabilir. Mesut'un pozisyonundan bahsetmeyiiiin) İspanyol medyası yazdı, benim medyam değil. (Kaynak da gösterin kim bakıcak) Ayrıca ilk yarıda Eboue ve Drogba gibi Galatasaray'ın topa çok iyi vuran iki adamı penaltı kadar iki güzel pozisyonda golü atamadı. Yani ikisi penaltı verilmeyen dört net pozisyonu var Galatasaray'ın...  (Bu son dediğim sizin de aklınıza gelmiştir hadi hadiiii :)

KOÇ TOPLANTI YAPTI 

Fenerbahçe-Lazio maçında fark ne? Oradaki penaltı pozisyonda hakem çaldı. Çalmasaydı ne olacaktı, maç nereye gidiyordu? 1- Penaltıyı çalan bir hakem ve çalmayan bir hakem farkı var. 2- Real Madrid, Lazio farkı var. Buna rağmen Aykut Kocaman göklere çıkarılıyor, Fatih Terim yerin dibine sokuluyor. Ben bu kadar tabelayı kullanan taraftar medya görmedim. İnsan isyan ediyor.
(Kulanın bunları çevrenizdeki Fenerlilere karşıııı...Kafayı çalıştırın biraaaaazzz.. "Nereye gidiyodu abi sizin maç? Bizim hakem penaltımızı vermedi, sizinki verdi" deyin noolcak.. Her ne kadar beni sevmeseniz de kullanın bunları.. Eziklenmeyiiiin... Üste çıkıııın) Ben Galatasaraylıyım, ben hayatım boyunca gözüm kapalı Galatasaray şakşakçılığı yapmadım. Fatih Terim benim aile dostum olduğu halde 
(Fatih yani) sene başından beri eleştiri olarak neler söylediğimi biliyorsun. Fener medyası böyle değil. Onlar gözü kapalı savunuyor, nereden emir geliyorsa!.. 1907 Kulübü'nde Ali Koç'un yaptığı toplantı ile ilgili bana gelen haberlere inanmak dahi istemedim. (Siz bana gelen haberlerin ne olduğunu boşverin. Haber gelmiş işte ya alla allaaaa... "Ali Koç ne biçim toplantı yapmış var ya üfff. Çok böyle bi acayip toplanmışlar" deyin. O yüzden Madrid'e yenildik, siz de o yüzden Lazio'yu yendiniz yaaa" diyin...)  Ama sayfalara bakınca demek ki mesaj yerine ulaşmış. 'Fatih'i bitireceksiniz, Aykut'u göklere çıkartacaksınız.' Hangi Aykut'u; Alex'i gönderdiği zaman evi koruma altında olan Aykut! İnanılır gibi değil. (Hamit’in Mersin maçında görmediği sarı kartlardan bahseden olursa, yapıştırın bunu. Alex mevzuunu harlandırın. Nooldu hani istifa etmişti filan diyin)

***

BÜYÜK OYUNCULAR HAKSIZLIGA GELMEZ

Tabii olaylar her şeyi değiştirdi, Galatasaray da değişti, savaşçı bir takım çıktı ortaya... Galatasaray, özellikle Drogba'nın müthiş oyunu ile sahadan galibiyetle ayrıldı. 
(Di mi abicim. Canım abim)

Şimdi hiç beklemediğim kadar güzel ve muhteşem lafı Melo etti maçtan sonra... İnanamıyorum. 'Bu lafı kim etti?' diye sorsalardı Melo'nun adını saymazdım. "Aslanın önünden etini alırsanız o aslan çıldırır" dedi. Böyle bir benzetme olabilir mi, Galatasaray'ın da simgesi aslanken...
(Gelin lan ben vericem Madrid maçı koreografisinin parasını. Gaza geldim. Aslanlı bişeyler yapın. Avrupa haritasını koyun alevli... Fatih’e kavuk giydirin, elinde gürz olsun, Morinho’yu şaşı çizin) Aynen öyle yaptı. 60 dakika Galatasaray 10 kişi değil, 9 kişi oynadı; 'Drogba' diye bir adam sahada yoktu. 8 kişi oynadı 45 dakika; 'Sneijder' diye bir adam da yoktu. Öbürleri de var mı, yok mu; belirli değil. Ama Fatih Terim oyundan atıldıktan sonra Drogba'nın çıldırdığını gördük. Yani o maçın başındaki 1 saatlik Drogba ile son yarım saatteki Dorgba'yı bir karşılaştırın. Bu karşılaştırma yeter Galatasaray'da neler olduğunu anlamak için... İşte büyük oyuncu da bu... Büyük oyuncuyu azdırmayacaksın.  Haksızlığa tahammülü yok. O zamana kadar öyle giderken bütün yeteneklerini ortaya koymaya başladı, isyan ettiği için...  (“Fatih o topu kolpadan yere fırlatıp da kendini haybeye attırmayaydı Drogba'nın oynayacağı yoktu”nun Türkçesi... ;) Aklı erenleriniz bunu biliyo da her zamanki istemem yan cebime koy tavrınızı bozmayın;) Bozmayıııın... Sizler de canımsınız.)

Galatasaray bu olaylı maçın üzerine Real Madrid ile karşılaşacak. Üstüne 3-0 gibi umutsuz bir skor da var. Real maçında nasıl bir futbol ve skor bekliyorsunuz?

Umutsuz. Geçen hafta da söyledim ben size. Galatasaray'ın bu savunma ile Real Madrid'den gol yememesine imkân yok. 1 tane yediği anda da 5 atması lazım. Onun için umutsuz. Yoksa iyi bir savunması olsa 3-0 umutsuz değil. Çünkü Real Madrid'e orada 4 tane atıyordu Galatasaray. İki tartışılmaz penaltı var, iki de tartışılmaz pozisyon var ve kaçıranlar da Drogba ile Eboue... Topa en iyi vuran adamlar. 'O pozisyonları gol yapsın' diye oynayan adamlar. Atamadılar. Yani ilk maçtaki ilk yarı istatistiğine bakın; kornerde Galatasaray üstün, ortada Galatasaray üstün, şutta Galatasaray üstün, pasta Galatasaray üstün. Her şeyde Galatasaray üstün. 
( Fatih ortalığı boğuntuya getirene kadar Mersin de 3-4 yapıyodu Allah muhafaza. Bu savunmanın anasını Mersin bile ağlattı neticede. Muslera olmayaydı halimiz niceydi lan? Bunları boşverin, Fatih’in çıldırtılmasına ;) odaklanın, siz beni dinleyin. Gidin Sarıgül’ün hediyesinde mis gibi maçınızı seyredin. Benim emeklerimi de unutmayın. Ben “Mustafa bana projeyi gösterdi... Galatasaray o araziye villalar, salonlar, hastaneler, havuzlar, tenis kortları, konser alanları yapacak” demeseydim Arena’yı da bulamazdınız keratalar. Bak metro bile geldi kapıya.. Ehehehe. Ulan sizi gidilerr..:))) Ayak basmadım daha oraya..;) )

ŞEREFLİ YENİLGİ İSTEMEM 

Şampiyonlar Ligi'ne veda bile edecekse Real Madrid karşısında bir galibiyet alınması moral açısından, Türkiye açısından güzel olabilir. En azından bir galibiyet beklenebilir mi Galatasaray'dan? 

Onu konuştuk Fatih Terim ile...
(Hala Fatih demiyorum. Aile dostum oysa. Ama koskoca Fatih Terim yani nasıl adıyla hitap ederim. Oysa diğeri Aykut. Baş harfini de büyük yazmaya gerek yok hatta; aykut...) "Bizim için ilk maç orada kaldı. Burada biz yepyeni bir maç oynayacağız. 'Turu kaybettik, formalite maçı oynayacağız' diye kimse beklemesin. Hepimiz de biliyoruz; Türkiye'nin puana ihtiyacı var. Turu geçmesek bile puan almamız lazım. Onun için aynen Madrid'de olduğu gibi burada da Real Madrid'i yenmek için oynayacağız" dedi. "Kim ne derse desin, Real Madrid ile yüz kere de oynasam yenmek için oynarım. Benim sözlüğümde şerefli mağlubiyet, onurlu beraberlik yoktur" dedi. "Hocam seni benden iyi hiç kimse anlayamaz. Benim gazeteciliğimin ilk 30 yılı şerefli yenilgi, onurlu mağlubiyetlerle geçti" dedim. 1-0 yenilmeye, 2-0 yenilmeye razı olarak çıkıyorduk. Futbolun 'f'sini oynamadan... Bütün amaç rakibi oynatmamaktı! O zamanlar çimen de yok sahaları suluyoruz, çamur yapıyoruz ki rakip oynamasın. O zaman onların düzeyine nasıl geleceksin, onları nasıl yenmeye başlayacaksın? Türkiye, İngiltere'ye 8-0 yenilmeyi göze aldığı zaman, ben 'Şimdi artık dünya futbolunda çok iyi yerlere gelebiliriz' dedim. Sene 1980'in başları... 20 sene sonra Türkiye dünya üçüncüsü oldu. Ama o şerefli yenilgiler, onurlu beraberliklere devam etseydik hiçbir şey olmayacaktı. (Fatih Hoca’yla hamaset yaptık, paylaşayım dedim. Aile dostum. Fatih...)