Bu Blogda Ara

24 Aralık 2012 Pazartesi

Çarşamba'yı Bekleme / 2012-2013 No:15



İlk yarının son haftasına önce Meireles’in 12 maçlık cezası daha sonra da Aykut Kocaman’ın istifası damgasını vurdu. Gündemi hep Fenerbahçe belirliyor diyebilir miyiz?
Fener’e altı puan fark atan, Şampiyonlar Ligi’nde ikinci turda Türkiye’nin yüzü olacak Galatasaray olacak değil ya gündem! Medya Fenerli olunca başka ne olmasını bekliyordun? Fener’in Karabük maçında ne kadar kötü bir futbol oynadığı, Aykut’un ne kadar kötü bir hoca olduğu, sene başında ne kadar kötü bir planlamayla nasıl kötü bir takım oluşturduğunun konuşulmasına izin verecek değildi ya Aziz Yıldırım. Aykut demek kendisi demek... Aykut eleştirilirse kendisi de topun ağzına yerleşecek ama bunu ister mi Aziz Yıldırım? Karabük maçı devre arasında hemen soyunma odasına indi, Aykut’la konuştu, düzmece bir istifa komedisi hazırladı. Sonra iki oyuncu değşikliği yaptı Aykut ve kulübeye oturdu. Tüm maçları ayakta bir poker face ile izleyen Aykut kulübeye oturdu, zemin hizasından seyretmeye başladı maçı. O iki değişiklik tutarsa ne ala, kahraman olacak zaten... Tutmazsa da komedi hazır: Duygu sömürüsü. Tamamen duygu sömürüsü... Bunun için de ne yapmak lazım? Hain yaratmak lazım… Fener tribünlerinin Aykut’u istifaya davet etmesi lazım senaryonun devamı için. Kendini şike davası mağduru olarak göstermeye devam edecek, istifa isteyenleri hain ilan edecek, zevahiri kurtaracak. Soyunma odasında bu planını Aykut’la konuştuktan sonra tribün liderlerini aradı Aziz Yıldırım. “Maç 2-0’dan dönmezse Aykut istifa diye bağırın” dedi tribün liderlerine. “Ey Fenerli. Şike sürecinde ben kodesteyken kulübün herşeyiyle ilgilenen Aykut Hocamıza bu yapılır mı? Böyle vefasızlık olur mu? Bakın nasıl da küstürdünüz Aykut’u” diyebilmek için Aziz Yıldırım’ın oynadığı bir oyun bu. Zaman kazanmak için yaptı bunu Aziz Yıldırım. Derdi Fener’in şampiyon olması falan değil Aziz Yıldırım’ın. Derdi yargıtay kararına kadar kulübün başında kalmak. Bu hamleden hemen sonra da medyadaki kalemleri kendiliğinden alarma geçti Aziz Yıldırım’ın. Bu ropörtajı yaptığın şu saate kadar konuşulan başka bir şey yok. Varsa Aykut yoksa Fener... Bize de oynanan tiyatroyu hiç şaşırmadan izlemek kalıyor. Bu ülkede futbol adı altında insanların hem denasıl enayi yerine konduğuna bir kez daha şahit oluyoruz Fenerli medya sayesinde.  Bir de Meireles’i bir aziz ilan etme yarışında Fenerli medya, inanılır gibi değil… Geçen hafta söyledim kaç maç ceza alması gerektiğini. Adalet neyi gerektiriyorsa onu uyguladı PFDK. Şimdi de verilen cezayı çok buldu Fenerli medya, indirmeye çalışıyor. Hayır efendim. Çok değil. “Çirkin dövmeli bir Portekiz punk’çısı” en az 12 maç ceza almalıydı. Geçen hafta yazdım açın bakın. Sağolsun Sadri de bana destek çıkmış. Söylemim çok hoşuna gitmiş olmalı. Beni arayıp “abi müsadenle paylaşıyorum” deseydi iyi olurdu. Çünkü görüyorum gençler Face’de filan böyle izin istiyo hoşuna giden bi laf olduğunda. 

Aykut Kocaman’ın istifa kararından vazgeçeceği, daha doğrusu yönetim ve futbolcular tarafından vazgeçirileceği konuşuluyor.
Geçiniz efendim. Komedinin diğer perdesi... Herkes bu oyunda kendisine biçilen görevi oynuyor. “Maçı döndüremezseniz tribünler istifa diye bağıracak, Aykut istifa edecek, maçtan sonra da hepiniz Samandıra’ya koşacak hocaya destek olacaksınız. Çağırın Meireles’i filan da havaalanından geliyomuş gibi yapsın. Kuyt’a dokunmayın çoluk çocuk perişan olmasınlar. Yarın ona Hollanda’dan mesaj verdiririz. Yobo sen de bişeyler söylersin ecnebileri temsilen. Hadi bakiyim alın şu maçı almasanız da takılın işte.” Bu... Aziz Yıldırım’ın Fener’i bu. Hem de Lefter’in doğum gününde. Mektup yazmıştı Lefter Aziz Yıldırım’a. Fener’in başkanı olması sebebiyle saygılarını sunmuş, hasta yatağından sevgilerini iletmişti koca Lefter kodesteki Aziz Yıldırım’a. Bu mu Lefter’in Fener’i? Tescilli şikeci, örgüt lideri bir başkan ve onun kuklası bir hoca ile parası tıkır tıkır yatan emir erleri. Bana bir Fenerli çıksın bu olan çadır tiyatrosunu bu Direklerarası piyesini, bu Tuzsuz Deli Bekir – Beberuhi maskaralığını izah etsin. Kepaze etti fener’i Aziz Yıldırım. Kendi kişisel çıkarları uğruna bozuk para gibi harcadı Ayetullah Bey’lerin Zeki Rıza Sporel’lerin Fener’ini.

18 Aralık 2012 Salı

Çarşamba'yı Bekleme / 2012-2013 No:14

İlk yarının sondan bir önceki haftasında Galatasaray Fenerbahçe’yi bir kez daha yendi. Son yıllarda Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye karşı ezici bir üstünlüğü var. Fenerbahçeli taraftarlar üstünlüğü ezeli rakiplerine kaptırmanın üzüntüsünü yaşıyor. Fenerbahçeliler ligin ikinci yarısında oynanacak Galatasaray maçı için Şükrü Saraçoğlu Stadı’na korka korka gidecekler. O gün gelmesin isiyorlar. Fatih Terim kabusu çöktü Kadıköy’ün üstüne. Galatasaray silindir gibi ezip geçiyor Fenerbahçe’yi. Bayanlar voleybolda da Galatasaray Fenerbahçe’yi sürekli darmadağın ediyor.  Fenerbahçe her branşta Galatasaray karşısında aciz duruma düşüyor. Aykut Kocaman’lı Fenerbahçe’nin Kadıköy’de henüz galibiyeti yok ve sadece iki kez galip gelebildi Galatasaray’a karşı. O da Galatasaray taraftarı daha stadlarına hakim olmayı öğrenememişken henüz ilk maçta ve 9 puan fark atmış rakiplerinin rehavet içinde olduğu diğer bir maçta. Aykut Kocaman Galatasaray’a play off’un son maçında bir şampiyonluk kupası verdi, iki ay sonra da Süper Kupa’yı verdi.
Gayet normal çünkü Aykut kötü hoca. Kazanmayı düşünmeyen, “yenilmeyeyim de günü kurtarayım” düşüncesinde olan loser bir hoca Aykut. Alex gitti Fener bitti. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye’ye gelmiş en yaratıcı topçuyu gönderdi Aykut koşan takım istiyorum diye. “Alex koşmuyor” diyenlerin dolduruşuna geldi Aykut. Böyle hoca olunmaz. Topu ileri taşıyacak bir tane adamı yok Aykut’un. Galatasaray'ın kadrosu da iyi Fener'den. Fener'in yedek kulübesi ile Galatasaray'ın yedek kulübesine bakıyorum, kimi alırım Galatasaray'a diye düşünüyorum, Stoch, Mehmet Topuz, Krasic, Sezer, Selçuk ve Milli Takım yedek kalecisi Mert'ten başka kimse yok. Maçta da Riera o topu saçma sapan uzaklaştırmasa gol bile atamayacak Fener. Volkan’ı da sayarsak yedi savunmayla oynuyor Aykut. Düşünebiliyor musunuz ne halde Fener? Galatasaray’ın usta ayakları kendini biraz gösterince Aykut’un bu paçavra takımı darmadağın oluverdi. Selçuk sahneye çıktı ve Volkan’ın kalesindeki örümcekleri alıverdi.  Bir Noel ağacı süsü gibi astı topu Volkan’ın sağına. Sözde Türkiye’nin en iyi kalecisi Noel Baba’yı seyreder gibi seyretti topu. Hoh hoh hooo diye diye girdi top içeri laaap diye. “Aç ağzını bak uçak geliyo” diye çocuğunu kandıran anneler gibi hoooop diye yerleştiriverdi Selçuk bileziği. Koydu boruyu sordu soruyu Selçuk. Baldırına kadar ge..

Abi?
Holly çok güzel süslerdi Noel ağacını. Beni terketmeden önceki son Noelimiz geldi aklıma. Cingılbels buseleriyle, zencefilli yaban mersini kurabiyesi kokusuyla kalkardım yataktan Noel sabahları.

Hakemi nasıl buldunuz?
Fevkalade güzel maç yönetti. Galatasaraylı oyuncular da centilmence tavırlarıyla hakeme iş düşürmediler zaten. Oyunun heyecanını azaltarak Fenerlileri de sakinleştirmiş oldular. Yine de Fenerlilerin tüm tahriklerine rağmen ne yaptığını bilen bir hakem vardı sahada. Ha ama bakalım şimdi PFDK ne karar verecek… Sezon başlamadan önce yapılan, lig maçı statüsünde bile olmayan bir maçta tam 11 maç ceza vermişti federasyon Engin’e Cüneyt Çakır’ı tuttu diye. Bakalım şimdi neler olacak hep birlikte göreceğiz. Rezil etti hakemi Meireles. Tüm dünyanın önünde küçük düşürdü hakemi. Dünya futbolunun en önemli derbilerinden birinde, tüm dünyanın gözü Ali Sami Yen Arena’dayken gururuyla oynadı Halis’in Meireles. Tüm dünya seyrediyor bu derbiyi ama Fener'e ayrılan tribünler boş düşünebiliyor musunuz? Gezegenin en büyük derbisini Fener'in seyircisi seyredemiyor sabıkasından dolayı. Arabalarını ters çevirip kamuyu korumakla görevli polisin tomasını yakmaya, milli servete tecavüze yeltenen Fener taraftarı seyredemedi maçı. Şu utanca bakar mısınız? Bana biri bunu anlatsın... Bir kulüp başkanı taraftarını nasıl bu hale düşürür, aynı şehirdeki maça bile nasıl seyircisini götüremez bana biri anlatsın. Polis de almıyor tabi haklı olarak bu gözü dönmüş güruhu Türkiye'nin en modern stadına. O taraftara yakışan futbolcu da işte gitti tükürdü, el hareketi yaptı, ittirdi, bağırdı herşeyi yaptı hakeme... 11 maçtan az ceza verilirse bu iş bitmiş demektir, geçmiş olsun. Engin’in 11 maç ceza aldığı yerde çirkin dövmeli bir Portekiz punk’çısı 10 maç ceza alırsa şimdiden hayırlı olsun Fenerbahçe’nin şampiyonluğu. PFDK’nın Aziz Yıldırım’ın oyuncağı olduğunun ilanı olur. 

11 Aralık 2012 Salı

Çarşamba'yı Bekleme / 2012-2013 No:13

Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde ve Türkiye’de fırtına gibi esmeye devam ediyor. Bu hafta da kendi sahasında Fenerbahçe ile oynayacak. Ligin kaderinin çizileceği bir hafta olur mu?
Galatasaray’ın işi çok kolay. Tek rakibi kendisi demiştim. Onu da yavaş yavaş bertaraf ediyor. Aklıyla kendini de rahatlatıyor artık. Portekiz’de yazılan destandan ve saatler süren yolculuktan sonra, ayağının tozuyla, çorak Anadolu’nun en dondurucu ikliminde, en zor deplasmanların birinde lige damgasını vurmuş Yiğidolar’ın diyarında, o stada gelen herkesi hem de nasıl baskı altına alan muhteşem seyirci önünde hiç de kolay olmayan bir maça çıktı Galatasaray. Futbol zekasıyla işi bitirdi. Maç başlar başlamaz golünü attı, taraftarına rahat bir maç seyretti. Eğer o golü geciktirseydi, Sivas’ın atacağı bir beraberlik golü kalan dakikalarda zora sokabilirdi Galatasaray’ı. Golü erken bularak kendine de zaman kazandırdı Galatasaray. As kadrosuyla yazdığı Portekiz destanından sonra yorgun argın geldiği deplasmandan üç puanı kaptı. Tebrikler Fatih Terim.


Fenerbahçe yine zorlanarak taraftarını endişeye sevketti. Bu hafta da deplasmanda Galatasaray ile oynayacak. Ligin kaderinin çizileceği bir hafta olur mu?
Maç Pazar günü saat sekizde oynanacak ama Fenerli medya bugünden başlar maça... Hergün manşetlere taşınacak başlıklara dikkat edelim. Galatasaray’ı ve muhteşem taraftarını hem de nasıl tahrik etmek için şimdiden neler yapacak Fenerli medya hep beraber izleyelim. Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkmayı, hem de Avrupa’nın en zorlu liglerinden, Hagi’yi çıkarmış Romanya ile Brezilya ekollü Portekiz liglerinden gelen takımların arasından sıyrılmayı başaran Galatasaray’dan nasıl bahsediliyor, Kıbrıs’ın Rum Kesimi’nden gelen, geçimini Akdeniz güneşi altında gel keyfim gel ağları onararak sağlayan balıkçı köyünün sokak takımını geçen Fener’den nasıl bahsediliyor zaten görüyoruz. Avrupa’da esamesi okunmayan bir Alman kasaba takımı, Türkiye’de, İstanbul’un göbeğinde, Kadıköy’de elini kolunu sallayarak üç tane birden atıyor ama benim medyamda ses yok... Bana bunu biri anlatsın… Türkiye Futbol Federasyonu’nun Türkiye’yi temsil etmesi için Avrupa’ya gönderdiği takım hezimete nasıl uğrar bana hesabını versin. Bu da medyada nasıl yer bulmaz bana birisi gelsin bunun hemen hesabını versin çabuk. Avrupa’nın ikinci sınıf kupasında ikinci sınıf takımlarla oynayıp bir üst tura çıkmayı marifet zannediyor Fenerli medya. Bunu da muhteşem bir zafer olarak anlatıyor televizyonlarda, gazetelerde, internette… Şimdi böyle bir durumda derbiden nasıl bahsedilir? Eşit bir müsabakadan, kardeşlikten, dostluktan, spordan nasıl bahsedilir. Utanç verici… Tek kelimeyle utanç verici.


Fenerbahçe – İstanbul Büyükşehir Belediye maçında hakemin verdiği kararlar oldukça eleştirildi. Özellikle Fenerbahçeliler kendilerine yapılan faullerin verilmediğini, Belediyeli futbolculara yapılan müdahalelerde çalınan her faul düdüğünün doğru olmadığını söylediler.
Geçiniz. Biz başka bir maç mı seyrettik? Süleyman Abay harika bir maç yönetti. Gördüğünü cesaretle çaldı. Ama sonra kaçınılmaz olarak kabadayı Aykut’un öğrencilerinin ablukasına uğradı. Bülent Korkmaz yetişti de kurtardı Süleyman’ı. Ya yetişmeseydi nasıl çıkacaktı Süleyman oradan bana biri anlatsın. Takım elbisesini giysin, kravatını taksın, önünü iliklesin, ellerini önünde birleştirsin, saygılı bir ifadeyle, yalvaran bir ses tonuyla, nemli gözlerle bana gelsin hesap versin. Hakemi Kadıköy’deki o linç ortamından, Fenerli futbolcuların elinden almaya koştu Bülent Korkmaz. Türkiye’ye tarihinin en büyük zaferini yaşatmış, en büyük gururu yaşatmış, en büyük kupayı elleriyle gökyüzüne kaldırmış büyük kaptanı gördü de insafa geldi Fenerli futbolcular. Soyunma odasına gidemiyordu Süleyman. Ama Süleyman gibi cesaretli olmayanlar ne yapacak bundan sonra? 45 dakika efor sarfetmiş, adrenali tavan yapmış, yorgun, zavallı hakeme dinlenmek üzere soyunma odasına gitmesi için müsaade edilmiyor düşünebiliyor musunuz? Zaten Aziz –Aykut ikilisinden korkan hakem bunları da görünce nasıl maç yönetecek Kadıköy’de? Şampiyon şimdiden belli. Fenerbahçe’ye hayırlı olsun.


Galatasaray-Beşiktaş arasında oynanan tekerlekli sandalye basketbol maçında yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ekran başında gözlerim doldu... O görüntüleri gördüğümde kendimi nasıl hissettim tarif etmemin imkanı yok. Son yıllarda kendimi o halde en son ne zaman buldum hatırlamıyorum. Tek kelimeyle dondum kaldım. Şimdiye kadar Türkiye’de böyle bir şeyle karşılaşmadım... Kendime geldiğimde gözlerimden damlalar süzüldüğünü farkettim. Sonra da bıraktım kendimi, hıçkıra hıçkıra, katıla katıla ağladım. Bu yaşıma geldim, ilk kez bir engellinin nasıl insan yerine konulduğunu, engelliye engelli olmayana davranıldığı gibi davranıldığını gördüm… “Senin de diğerlerinden farkın yok, senin engelli olman birşeyi değiştirmiyor diye” destek olunduğunu gördüm. Altından tekerlekli sandalyesi alınan, sandalyesi parçalanan, hırpalanan, dövülen, küfür edilen, sürüklenen kardeşlerimizin yerine koydum kendimi ağladım. “Hayatının  en güzel gününü geçiriyor olmalısın, yaşa engelli kardeşim, gün senin günün” diye haykırdım. Ellerim patlayana kadar alkışladım. Televizyonda görüp de imreniyordu belki telerlekli sandalyeye mahkum Ahmet. Televizyonda gördüğü sahneleri yaşayamacağını, sağlıklı vatandaş gibi dayak yiyemeyeceğini düşünen Mehmet sen de çok yaşa. İşte Galatasaray bu, Beşiktaş bu. İşte büyük kulüp olmak bu. Bir kez daha Türkiye’nin aydınlık yüzü nasıl olunur gösterdi Galatasaray. Bu insanlık gösterisinde hem de nasıl destek verilir gösterdi Beşiktaş. Bu sahneleri bana izlettiren herkes çok yaşasın.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Çarşamba'yı Bekleme / 2012-2013 No:12


Galatasaray bir Cuma maçından daha puan kaybıyla ayrıldı. Galatasaray’da yolunda gitmeyen nedir, Galatasaray nasıl toparlanır?
 Galatasaray’ın tek rakibi kendisi. Türkiye’nin en iyi kadrosuna sahip olması baş düşmanı Galatasaray’ın. Tatlı bir problemdir bu bütün hocalar için. Fatih Terim elindeki dişlilerden kusursuz makineyi meydana getirmek için çalışıyor. Her seferinde harika birer takım izliyoruz ama kusursuz uyumu daha seyrettiremedi bize Fatih Terim. Bu hemen 14 haftada olacak bir şey değil. Bu haliyle bile Avrupa’nın sayılı liglerinden biri olan, altıncı en değerli lig olan Türkiye Ligi’nde lider. Avrupa’da da son bir üç puan belki bir tek puanla devler arenasında boy göstermeye, Türkiye’yi Şampiyonlar Ligi’nde temsil etmeye devam edecek. Kesin olan bir şey var ki Şubat’ta Galatasaray Avrupa’da. Akıllı bir transfer politikası ve kurt bir hoca ile neler yapılabileceğini gösteriyor bize Galatasaray. Avrupa’da Türkiye’nin bir kez daha göğsünü kabartmak için bir araya getirilmiş yıldızlar topluluğu Galatasaray. Türkiye Ligi’nde en büyük sıkıntısı altı yabancı. Şampiyonlar Ligi’nde böyle bir sorun yok, o yüzden tozunu atıyor Fatih Terim’in öğrencileri. Uruguay Milli Takımı’nın kalecisi sakatlandı ama Türkiye’nin en iyi kalecisi var Fatih Terim’in elinde, bu sakatlık hiç sorun olmaz. En umutsuz anlarda kendini şöyle bir göstermesi yeten Burak Yılmaz var forvette. Toparlanma diye bir şey söz konusu değil Galatasaray için. Zirve yapmış değil o kadar. O da yakındır.

Melo’nun saha içindeki tavırları kırmız kart görmesine neden oldu. İlk sarı kart çok tartışıldı.
 Şimdi hakemin orada ne işi var? Top süren bir oyuncuyla kale arasına girer mi bir hakem? Nerede görülmüş bir hakemin atağa kalkan futbolcunun önünde dikildiği? Ne zaman olmuş böyle bir olay Türkiye’de? Futbolcu saha içinde kazanmak için varını yoğunu ortaya koyan bir insan. Zaman değerli. Topu önüne almış bir an önce karşı kaleye gitmek istiyor. Bir de bakıyor ki önünde rakip futbolcu değil de hakem var. Sen olsan ne yaparsın o anda? Nabız yükselmiş, adrenalin zirvede, bünye yaşamsal faaliyetleri için bir takım salgılar, kimyasallar üretmekte. Üstelik topu almış en iyi şekilde kullanmak için binbir düşünce içerisinde zihnin. Hem fiziksel olarak hem de düşünsel olarak bir mücadele içinde futbolcu. Refleks olarak bile itmez misin hakemi böyle bir durumda? İnsan değil misin? Tepkisiz bir robot olmak lazım o hakemi itmemek için. Hakem ne yaptı buna karşılık? Hemen sarı kart. Ne bir empati, ne bir kendini o ruh halindeki sporcu bir gencin yerine koyma. “Melo beni itti düüt sarı kart.” Bu mudur hakemlik? Bu mudur hocalık? Bu mudur insan yönetimi, müsabaka yönetimi? Şaşırmıyorum aslında buna. Ama ister istemez sinirleniyor buna insan. Çaresizliğe sinirleniyorum. Hakemin bu hale gelmiş olmasına karşın birşey yapamamaya kızıyorum. Aynı pozisyonda Baroni olsaydı hakem gösterir miydi o kartı? Tabi ki göstermezdi çünkü Baroni’nin önünde durmazdı bile hakem. Hakemler artık çaldığı düdüklerle değil alenen oyun içinde engellemeye başladılar Galatasaray’ı.Fırat Aydınus olayından sonra gelinen nokta artık bu. Caner’e çıkan kırmızı karttan sonra Merkez Hakem Kurulu karşılığını ödemek için elinden geleni yapıyor. Neden itiraz etmedi Fener Caner’e iki maç ceza verilince? Çünkü öyle bir küfür var ve Fırat haklı. Ama Fener medyası öyle bir hale getirdi ki hakemler Fener’e yaranmak için rakibinin atağını heser oldu. Hayırlı olsun Fener’in şampiyonluğu. Şimdiden hayırlı olsun.

Fenerbahçe ligin ondördüncüsünü yenemedi. Fenerbahçe deplasmanda bir hiç diyebilir miyiz?
 Fener hala takım olabilmiş değil. Galatasaray her hafta avans veriyor Fener’e. Bir kere olsun değerlendirebildiğini görmedim Fener’in. Çünkü Aykut’ta bunu değerlendirecek bilgi-birikim yok.  Kötü hoca. Takım da kötü olunca bu sonuçlar çok normal. Bana Galatasaray’da Fenerbahçe’den kimi görmek istersin desen; Meireles, Kuyt, Volkan, Gökhan, Stoch, Topal, Topuz, Sow’dan başkasını sayamam. Bu mu iyi kadro? Bu kadroyu yapan Aykut işte… Bir de Krasic var. Nerede bu Krasic? Milyonlarca Euro’ya Juventus’tan alınan Krasic nerede bana birisi anlatsın. Komisyon alsan anca yaparsın bu transferi. Daha önceki Brezilyalı transferlerinden de komisyon aldığı ile ilgili bir çok yazı okuduk Aykut’un. Pendik’le oynanan maçta bile kendini gösteremeyen altıncı sınıf bir amatör küme topçusu Krasic. Özer’in ne kabahati vardı kovuldu bu takımdan? Bana Aykut gelsin; “abi bundan dolayı gönderdim Özer’i” diye bana bir açıklasın. Bana bu borcu var Aykut’un. Nesi eksik Özer’in Krasic’ten? Takım hem de nasıl topu ileriye taşıyamıyorken Özer gibi bir yıldız nasıl bir paçavra gibi kapının önüne konur bana gelsin hesap versin Aykut. Prosinecki de yeni henüz. Fener’in en yumuşak karnının defans olduğunu, biraz pres yapınca top çıkarmakta zorlandığını, takımının bu sayede seken toplardan fırsatlar yakalayacağını bilmiyor Hırvat. Gitmedi Fener’in üstüne. Rakipler de cesaret edemiyor. Gitmiyor Fener’in üstüne.

Fenerbahçe takım otobüsü Kayseri’de taşlandı. Ligimizde hiçbir takımın başına gelmeyen bu gibi olaylar neden hep Fenerbahçe’nin başına geliyor?
Nedeni Aziz Yıldırım. Nefret ettirdi herkesi Fener’den. Deplasman seyircisi geliyor İstanbul’a her hafta. Kadıköy’de maç seyretmeye geliyor. Gördükleri muamele bile yeterli bu insanların Fener’e düşman olması için. İnsanlar paçalarına kadar çamur, dizlerine kadar su içinde maç seyrediyor bu ülkede. Elinde avucunda yok insanların. Bir geliyorlar Kadıköy’e zenginlik, şaşaa, debdebe… Drama bakar mısınız? Bu eşitsizlik karşısında kim olsa isyan eder. Her yerde bunu taraftarının kendi parasıyla yaptığını söyleyerek küçük düşürüyor Aziz Yıldırım diğer kulüpleri. Bu ülkede pinpon masası olmayan kulüpler varken her branşta Avrupa’da mücadele eden züppe bir kulüp Fener. Bunu da her fırsatta insanların gözüne sokan şikeden hüküm giymiş bir örgüt lideri var başında Fener’in. Az bile yapılıyor Fener’e