Bu Blogda Ara

3 Aralık 2012 Pazartesi

Çarşamba'yı Bekleme / 2012-2013 No:12


Galatasaray bir Cuma maçından daha puan kaybıyla ayrıldı. Galatasaray’da yolunda gitmeyen nedir, Galatasaray nasıl toparlanır?
 Galatasaray’ın tek rakibi kendisi. Türkiye’nin en iyi kadrosuna sahip olması baş düşmanı Galatasaray’ın. Tatlı bir problemdir bu bütün hocalar için. Fatih Terim elindeki dişlilerden kusursuz makineyi meydana getirmek için çalışıyor. Her seferinde harika birer takım izliyoruz ama kusursuz uyumu daha seyrettiremedi bize Fatih Terim. Bu hemen 14 haftada olacak bir şey değil. Bu haliyle bile Avrupa’nın sayılı liglerinden biri olan, altıncı en değerli lig olan Türkiye Ligi’nde lider. Avrupa’da da son bir üç puan belki bir tek puanla devler arenasında boy göstermeye, Türkiye’yi Şampiyonlar Ligi’nde temsil etmeye devam edecek. Kesin olan bir şey var ki Şubat’ta Galatasaray Avrupa’da. Akıllı bir transfer politikası ve kurt bir hoca ile neler yapılabileceğini gösteriyor bize Galatasaray. Avrupa’da Türkiye’nin bir kez daha göğsünü kabartmak için bir araya getirilmiş yıldızlar topluluğu Galatasaray. Türkiye Ligi’nde en büyük sıkıntısı altı yabancı. Şampiyonlar Ligi’nde böyle bir sorun yok, o yüzden tozunu atıyor Fatih Terim’in öğrencileri. Uruguay Milli Takımı’nın kalecisi sakatlandı ama Türkiye’nin en iyi kalecisi var Fatih Terim’in elinde, bu sakatlık hiç sorun olmaz. En umutsuz anlarda kendini şöyle bir göstermesi yeten Burak Yılmaz var forvette. Toparlanma diye bir şey söz konusu değil Galatasaray için. Zirve yapmış değil o kadar. O da yakındır.

Melo’nun saha içindeki tavırları kırmız kart görmesine neden oldu. İlk sarı kart çok tartışıldı.
 Şimdi hakemin orada ne işi var? Top süren bir oyuncuyla kale arasına girer mi bir hakem? Nerede görülmüş bir hakemin atağa kalkan futbolcunun önünde dikildiği? Ne zaman olmuş böyle bir olay Türkiye’de? Futbolcu saha içinde kazanmak için varını yoğunu ortaya koyan bir insan. Zaman değerli. Topu önüne almış bir an önce karşı kaleye gitmek istiyor. Bir de bakıyor ki önünde rakip futbolcu değil de hakem var. Sen olsan ne yaparsın o anda? Nabız yükselmiş, adrenalin zirvede, bünye yaşamsal faaliyetleri için bir takım salgılar, kimyasallar üretmekte. Üstelik topu almış en iyi şekilde kullanmak için binbir düşünce içerisinde zihnin. Hem fiziksel olarak hem de düşünsel olarak bir mücadele içinde futbolcu. Refleks olarak bile itmez misin hakemi böyle bir durumda? İnsan değil misin? Tepkisiz bir robot olmak lazım o hakemi itmemek için. Hakem ne yaptı buna karşılık? Hemen sarı kart. Ne bir empati, ne bir kendini o ruh halindeki sporcu bir gencin yerine koyma. “Melo beni itti düüt sarı kart.” Bu mudur hakemlik? Bu mudur hocalık? Bu mudur insan yönetimi, müsabaka yönetimi? Şaşırmıyorum aslında buna. Ama ister istemez sinirleniyor buna insan. Çaresizliğe sinirleniyorum. Hakemin bu hale gelmiş olmasına karşın birşey yapamamaya kızıyorum. Aynı pozisyonda Baroni olsaydı hakem gösterir miydi o kartı? Tabi ki göstermezdi çünkü Baroni’nin önünde durmazdı bile hakem. Hakemler artık çaldığı düdüklerle değil alenen oyun içinde engellemeye başladılar Galatasaray’ı.Fırat Aydınus olayından sonra gelinen nokta artık bu. Caner’e çıkan kırmızı karttan sonra Merkez Hakem Kurulu karşılığını ödemek için elinden geleni yapıyor. Neden itiraz etmedi Fener Caner’e iki maç ceza verilince? Çünkü öyle bir küfür var ve Fırat haklı. Ama Fener medyası öyle bir hale getirdi ki hakemler Fener’e yaranmak için rakibinin atağını heser oldu. Hayırlı olsun Fener’in şampiyonluğu. Şimdiden hayırlı olsun.

Fenerbahçe ligin ondördüncüsünü yenemedi. Fenerbahçe deplasmanda bir hiç diyebilir miyiz?
 Fener hala takım olabilmiş değil. Galatasaray her hafta avans veriyor Fener’e. Bir kere olsun değerlendirebildiğini görmedim Fener’in. Çünkü Aykut’ta bunu değerlendirecek bilgi-birikim yok.  Kötü hoca. Takım da kötü olunca bu sonuçlar çok normal. Bana Galatasaray’da Fenerbahçe’den kimi görmek istersin desen; Meireles, Kuyt, Volkan, Gökhan, Stoch, Topal, Topuz, Sow’dan başkasını sayamam. Bu mu iyi kadro? Bu kadroyu yapan Aykut işte… Bir de Krasic var. Nerede bu Krasic? Milyonlarca Euro’ya Juventus’tan alınan Krasic nerede bana birisi anlatsın. Komisyon alsan anca yaparsın bu transferi. Daha önceki Brezilyalı transferlerinden de komisyon aldığı ile ilgili bir çok yazı okuduk Aykut’un. Pendik’le oynanan maçta bile kendini gösteremeyen altıncı sınıf bir amatör küme topçusu Krasic. Özer’in ne kabahati vardı kovuldu bu takımdan? Bana Aykut gelsin; “abi bundan dolayı gönderdim Özer’i” diye bana bir açıklasın. Bana bu borcu var Aykut’un. Nesi eksik Özer’in Krasic’ten? Takım hem de nasıl topu ileriye taşıyamıyorken Özer gibi bir yıldız nasıl bir paçavra gibi kapının önüne konur bana gelsin hesap versin Aykut. Prosinecki de yeni henüz. Fener’in en yumuşak karnının defans olduğunu, biraz pres yapınca top çıkarmakta zorlandığını, takımının bu sayede seken toplardan fırsatlar yakalayacağını bilmiyor Hırvat. Gitmedi Fener’in üstüne. Rakipler de cesaret edemiyor. Gitmiyor Fener’in üstüne.

Fenerbahçe takım otobüsü Kayseri’de taşlandı. Ligimizde hiçbir takımın başına gelmeyen bu gibi olaylar neden hep Fenerbahçe’nin başına geliyor?
Nedeni Aziz Yıldırım. Nefret ettirdi herkesi Fener’den. Deplasman seyircisi geliyor İstanbul’a her hafta. Kadıköy’de maç seyretmeye geliyor. Gördükleri muamele bile yeterli bu insanların Fener’e düşman olması için. İnsanlar paçalarına kadar çamur, dizlerine kadar su içinde maç seyrediyor bu ülkede. Elinde avucunda yok insanların. Bir geliyorlar Kadıköy’e zenginlik, şaşaa, debdebe… Drama bakar mısınız? Bu eşitsizlik karşısında kim olsa isyan eder. Her yerde bunu taraftarının kendi parasıyla yaptığını söyleyerek küçük düşürüyor Aziz Yıldırım diğer kulüpleri. Bu ülkede pinpon masası olmayan kulüpler varken her branşta Avrupa’da mücadele eden züppe bir kulüp Fener. Bunu da her fırsatta insanların gözüne sokan şikeden hüküm giymiş bir örgüt lideri var başında Fener’in. Az bile yapılıyor Fener’e 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder