Galatasaray bir Cuma maçından daha puan kaybıyla ayrıldı.
Galatasaray’da yolunda gitmeyen nedir, Galatasaray nasıl toparlanır?
Galatasaray’ın tek rakibi kendisi. Türkiye’nin en iyi
kadrosuna sahip olması baş düşmanı Galatasaray’ın. Tatlı bir problemdir bu
bütün hocalar için. Fatih Terim elindeki dişlilerden kusursuz makineyi meydana
getirmek için çalışıyor. Her seferinde harika birer takım izliyoruz ama
kusursuz uyumu daha seyrettiremedi bize Fatih Terim. Bu hemen 14 haftada olacak
bir şey değil. Bu haliyle bile Avrupa’nın sayılı liglerinden biri olan, altıncı
en değerli lig olan Türkiye Ligi’nde lider. Avrupa’da da son bir üç puan belki
bir tek puanla devler arenasında boy göstermeye, Türkiye’yi Şampiyonlar Ligi’nde
temsil etmeye devam edecek. Kesin olan bir şey var ki Şubat’ta Galatasaray
Avrupa’da. Akıllı bir transfer politikası ve kurt bir hoca ile neler
yapılabileceğini gösteriyor bize Galatasaray. Avrupa’da Türkiye’nin bir kez
daha göğsünü kabartmak için bir araya getirilmiş yıldızlar topluluğu
Galatasaray. Türkiye Ligi’nde en büyük sıkıntısı altı yabancı. Şampiyonlar
Ligi’nde böyle bir sorun yok, o yüzden tozunu atıyor Fatih Terim’in
öğrencileri. Uruguay Milli Takımı’nın kalecisi sakatlandı ama Türkiye’nin en
iyi kalecisi var Fatih Terim’in elinde, bu sakatlık hiç sorun olmaz. En umutsuz
anlarda kendini şöyle bir göstermesi yeten Burak Yılmaz var forvette. Toparlanma
diye bir şey söz konusu değil Galatasaray için. Zirve yapmış değil o kadar. O
da yakındır.
Melo’nun saha içindeki tavırları kırmız kart görmesine neden
oldu. İlk sarı kart çok tartışıldı.
Şimdi hakemin orada ne işi var? Top süren bir oyuncuyla kale
arasına girer mi bir hakem? Nerede görülmüş bir hakemin atağa kalkan
futbolcunun önünde dikildiği? Ne zaman olmuş böyle bir olay Türkiye’de?
Futbolcu saha içinde kazanmak için varını yoğunu ortaya koyan bir insan. Zaman
değerli. Topu önüne almış bir an önce karşı kaleye gitmek istiyor. Bir de
bakıyor ki önünde rakip futbolcu değil de hakem var. Sen olsan ne yaparsın o
anda? Nabız yükselmiş, adrenalin zirvede, bünye yaşamsal faaliyetleri için bir
takım salgılar, kimyasallar üretmekte. Üstelik topu almış en iyi şekilde
kullanmak için binbir düşünce içerisinde zihnin. Hem fiziksel olarak hem de
düşünsel olarak bir mücadele içinde futbolcu. Refleks olarak bile itmez misin
hakemi böyle bir durumda? İnsan değil misin? Tepkisiz bir robot olmak lazım o
hakemi itmemek için. Hakem ne yaptı buna karşılık? Hemen sarı kart. Ne bir
empati, ne bir kendini o ruh halindeki sporcu bir gencin yerine koyma. “Melo
beni itti düüt sarı kart.” Bu mudur hakemlik? Bu mudur hocalık? Bu mudur insan
yönetimi, müsabaka yönetimi? Şaşırmıyorum aslında buna. Ama ister istemez
sinirleniyor buna insan. Çaresizliğe sinirleniyorum. Hakemin bu hale gelmiş
olmasına karşın birşey yapamamaya kızıyorum. Aynı pozisyonda Baroni olsaydı
hakem gösterir miydi o kartı? Tabi ki göstermezdi çünkü Baroni’nin önünde
durmazdı bile hakem. Hakemler artık çaldığı düdüklerle değil alenen oyun içinde
engellemeye başladılar Galatasaray’ı.Fırat Aydınus olayından sonra gelinen
nokta artık bu. Caner’e çıkan kırmızı karttan sonra Merkez Hakem Kurulu
karşılığını ödemek için elinden geleni yapıyor. Neden itiraz etmedi Fener Caner’e
iki maç ceza verilince? Çünkü öyle bir küfür var ve Fırat haklı. Ama Fener
medyası öyle bir hale getirdi ki hakemler Fener’e yaranmak için rakibinin atağını
heser oldu. Hayırlı olsun Fener’in şampiyonluğu. Şimdiden hayırlı olsun.
Fenerbahçe ligin ondördüncüsünü yenemedi. Fenerbahçe
deplasmanda bir hiç diyebilir miyiz?
Fener hala takım olabilmiş değil. Galatasaray her hafta avans
veriyor Fener’e. Bir kere olsun değerlendirebildiğini görmedim Fener’in. Çünkü
Aykut’ta bunu değerlendirecek bilgi-birikim yok. Kötü hoca. Takım da kötü olunca bu sonuçlar
çok normal. Bana Galatasaray’da Fenerbahçe’den kimi görmek istersin desen;
Meireles, Kuyt, Volkan, Gökhan, Stoch, Topal, Topuz, Sow’dan başkasını sayamam.
Bu mu iyi kadro? Bu kadroyu yapan Aykut işte… Bir de Krasic var. Nerede bu
Krasic? Milyonlarca Euro’ya Juventus’tan alınan Krasic nerede bana birisi
anlatsın. Komisyon alsan anca yaparsın bu transferi. Daha önceki Brezilyalı
transferlerinden de komisyon aldığı ile ilgili bir çok yazı okuduk Aykut’un.
Pendik’le oynanan maçta bile kendini gösteremeyen altıncı sınıf bir amatör küme
topçusu Krasic. Özer’in ne kabahati vardı kovuldu bu takımdan? Bana Aykut
gelsin; “abi bundan dolayı gönderdim Özer’i” diye bana bir açıklasın. Bana bu
borcu var Aykut’un. Nesi eksik Özer’in Krasic’ten? Takım hem de nasıl topu
ileriye taşıyamıyorken Özer gibi bir yıldız nasıl bir paçavra gibi kapının
önüne konur bana gelsin hesap versin Aykut. Prosinecki de yeni henüz. Fener’in
en yumuşak karnının defans olduğunu, biraz pres yapınca top çıkarmakta
zorlandığını, takımının bu sayede seken toplardan fırsatlar yakalayacağını
bilmiyor Hırvat. Gitmedi Fener’in üstüne. Rakipler de cesaret edemiyor.
Gitmiyor Fener’in üstüne.
Fenerbahçe takım otobüsü Kayseri’de taşlandı. Ligimizde hiçbir
takımın başına gelmeyen bu gibi olaylar neden hep Fenerbahçe’nin başına
geliyor?
Nedeni Aziz Yıldırım. Nefret ettirdi herkesi Fener’den. Deplasman
seyircisi geliyor İstanbul’a her hafta. Kadıköy’de maç seyretmeye geliyor.
Gördükleri muamele bile yeterli bu insanların Fener’e düşman olması için. İnsanlar
paçalarına kadar çamur, dizlerine kadar su içinde maç seyrediyor bu ülkede. Elinde
avucunda yok insanların. Bir geliyorlar Kadıköy’e zenginlik, şaşaa, debdebe… Drama
bakar mısınız? Bu eşitsizlik karşısında kim olsa isyan eder. Her yerde bunu taraftarının
kendi parasıyla yaptığını söyleyerek küçük düşürüyor Aziz Yıldırım diğer kulüpleri.
Bu ülkede pinpon masası olmayan kulüpler varken her branşta Avrupa’da mücadele
eden züppe bir kulüp Fener. Bunu da her fırsatta insanların gözüne sokan
şikeden hüküm giymiş bir örgüt lideri var başında Fener’in. Az bile yapılıyor
Fener’e
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder