Bu Blogda Ara

26 Kasım 2012 Pazartesi

Çarşamba'yı Bekleme / 2012-2013 No:11



13. Hafta, Elazığ deplasmanında Melo’nun penaltı kurtartığı ilginç bir maçla başladı. Bu kurtarış Galatasaray’ın ligdeki kötü gidişini değiştirebilir mi? Bir motivasyon yaratır mı?
Galatasaray şu anda Türkiye’nin en iyi kadrosuna sahip. Bunu da her hafta ispat ediyor. Fatih Hoca’nın bir maça çıkardığı kadroyu oluştururken tek derdi altı yabancı... 2008’de Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale giderken kurduğu defans şu anda Galatasaray’da. Sağ bek Sabri, sol bek Hakan Balta, stoperde Gökhan Zan. Avrupa’ya o muhteşem geri dönüşleri bu defansla seyrettirdi Fatih Terim. “Pes etmek yok, 2-0’dan alırız bu maçı” diye kenardan askerlerini yönetirken Sabri vardı, Hakan vardı, Gökhan vardı Türk Milli Takımı’nın defansında. Buna rağmen eldeki yabancılarla neler yaptığını Şampiyonlar Ligi maçında görüyoruz Fatih Terim’in. Yabancı sorunu olmadan, kafalar karışmadan nasıl maçlar çıkarıyor Fatih’in öğrencileri hep birlikte seyrettik işte. Dünya devi Manchester United’ı puansız İngiltere’ye geri postaladılar. Dünyaya futbolu öğreten adamları, futbolun “sir”lerini eli boş gönderdiler. Akıllıca oluşturulmuş bu kadronun başarısız olması için büyük hatalar yapılması lazım. O hatayı da Abdullah Avcı yaptırıyor  Fatih Terim’e. Ülkeye tek Avrupa kupasını getirmiş Cibuti’den Rio’ya Türkiye’yi dünyaya tanıtmış kulübün önünü kesiyor Abdullah Avcı. Türk Milli Takımı’nın demir defansını işe yaramazlar mangası yaptı Abdullah. Futbola küstürdü çocukları. Fenerbahçe’nin futbolcularına yer açmak için Galatasaray’ı doğradı. Ama Galatasaray bu formsuz yıldızların yerine yabancıları oynatmasına rağmen hala lider. İşte, Melo dediğin gibi... Kaleci oldu penaltı kurtardı. Bu kadar iyi bir kadrosu var Galatasaray’ın. Defans eski formuna kavuşsa, stoperlere ayırdığı kontenjanı orta sahanın göbeğinde kullansa ikinci bir Avrupa kupası hem de en büyüğü işten bile değil. Ama o yıldızları çürüten Fenerbahçe güdümlü Milli Takım hocası buna mani oluyor. Bundan bahseden bir gazete gördünüz mü? Bir spor programında bundan bahsedildiğini gördünüz mü? Fenerli medyada yazmaz bunlar. Defans Fenerbahçe’de artık. Milli Takım’ın defansı kaleci dahil Fenerbahçe’de. Şampiyonlar Ligi’ndeki elçimizin defansına bakın bir de. Ayıp... En hafif ifadeyle yazık...

Fenerbahçe kendi sahasında geriye düşmesine rağmen dört gol birden atarak çıkışını sürdürdü.
Sürdürdü ama nasıl? Dayak yedi Gençlerbirliği. Tartaklandı Gençlerbirliği oyuncuları. Reklam panolarına yapıştırıldılar, yerlerde süründürüldüler. Peki hakem ne yaptı? Fenerli medya tarafından hain ilan edilen Fırat Aydınus gibi olmamak için ne gerekiyorsa onu yaptı. Bütün bir hafta; “eğer kazayla Fenerbahçe aleyhine bir düdük çalarsam buradan sağ çıkamam” diye aklından geçirmesi sağlandı Yunus Yıldırım’ın. O da böyle düşünen bir hakemin yapması gerekenleri yaptı. Canını kurtarması gereken biri ne yapmalıysa onu yaptı. Gazetelerde, televizyonlarda dakika başı Aykut’un hem de nasıl Fırat’ın boğazına yapıştığını seyretti Yunus. Herşey güllük gülistanlık giderken, kendi lehine yapılan hatalar binlerceyken ses çıkarmayan Aykut’un nasıl bir kurt adama, vampire, Hulk’a dönüştüğünü gören Yunus, Gökhan’a kart gösterecek öyle mi?  Meslekdaşını, arkadaşını belki de öldürebilecek kadar gözü dönmüş Gökhan’a bir kart çıkması halinde önce Gökhan’ın sonra Aykut’un en sonunda da tribünlerin hem de nasıl üzerine çökeceğini biliyor Yunus. Çünkü tribünler buna hazırlandı. Fenerli medya tarafından. İlmek ilmek işlendi. Merkez Hakem Komitesi’nin çıkıp da bu güne kadar önce Fırat’a yapılan itibarsızlaştırma, sonra Yunus’a yapılan sindirme kampanyasına ses çıkarmamasını anlamak da hiç zor değil. Korkuyorlar çünkü. Fenerbahçe’den, Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçesi’nden korkuyorlar. Bundan sonra Kadıköy’de bütün hakemler Yunus gibi çıkacak. Bu yüzden Fenerbahçe’nin şampiyonluğıu şimdiden kutlu olsun.

Fenerbahçe’de haftalardır yükselen bir grafik var. Hem tek tek futbolcular anlamında hem de takım anlamında. Nitekim Aykut Kocaman ikinci yarı Sezer’i oyuna aldı ve düğümü çözdü. Futbolculardaki bu toparlanmayı nasıl değerlendirmek lazım?
Aykut’un bir basın toplantısı düzenleyip Fırat Aydınus’a teşekkür etmesi lazım. Caner’i attığı için kendisine minnettarım demesi lazım. Bu sayede elindeki kadronun nasıl daha iyi olduğunu gösterdiği için. Çünkü Aykut kötü hoca. Bir musibet olmadan gerçekleri göremiyor. Haftalardır çırpınan didinen Sezer yine ilk onbirde yok. Oynat beni artık hocam diye yalvaran Sezer oyuna girdiğinde neler yapabildiğini gösterdi. Attı, attırdı. İpten aldı Aykut’u. Hayatını kurdardı Aykut’un. Fenerbahçe’deki ömrünü uzattı. Hayat öpücüğü verdi Aykut’a. Kanını bağışladı adeta. Suni teneffüs yaptı, kalp masajı yaptı Aykut’a. Rayların üzerinde dona kalan Aykut’u trenin altından kurtardı Sezer. Elektirk akımına kapılan Aykut’u tahta sopayla yere devirdi Sezer. Hızır gibi yetişti Sezer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder