Trabzonspor kendi evinde 3 maçta berabere kalıp İstanbul’da Fenerbahçe’ye yenilince puan farkı kapanmış oldu. Yeni lider Fenerbahçe.
Ligimiz lig değil. Üstüne bir de Beşiktaş ve Galatasaray havlu atınca meydan Aziz Yıldırım’a kaldı. Şimdi Beşiktaş ve Galatasaray’ın konuşmaya hakları yok. Aziz Yıldırım sindirdi Demirören ve Polat’ı. Topuk Yaylası’nda mangalın tadına bakan Aziz’e teslim oluyor. Devre arasında mangal partisine götürdüğü spor yazarları ile medyayı da elinde tutuyor Aziz Yıldırım. Avucunun içi gibi biliyor Aziz Yıldırım medyayı ve Türkiye’yi. Topuk Yaylası’nda hakemlere demediğini bırakmadı. Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemciler Derneği’nden ses yok. Düşünebiliyor musunuz hakemler derneğinden tık yok. “Ey Aziz Yıldırım, sen benim hakemlerime, ekmeğini bu işten kazanan meslekdaşlarıma, kelle koltukta kar kış demeden sahada ter döken, hakkı yerine getirmek için cansiperane düdük çalan, bayrak sallayan adalet emekçilerine bu dediklerin reva mıdır?” diyen bir tek hakem yok ortada. Ortalığı boş bulan Aziz Yıdırım da oyunu kuralına göre oynuyor. Bu yüzden kızmıyorum kendisine. Bu lig bunu hakediyor çünkü.Tek başına mücadele eden bir Sadri Şener var. Volkan Babacan’ın yediği o hatalı!!! golleri o gündeme getirdi. Kadıköy’deki Fenerbahçe-Kayseri maçında Suleymanou olsaydı şimdi puan durumu ne haldeydi? Trabzon-Kayseri maçında Yunus Yıldırım maçı katletti. “Penaltı çalmıyor” denen Yunus Yıldırım rahat değil pozisyonlarda. Aziz Yıldırım borç ödetiyor adeta. “Geçen yılın son maçında hareket eden toptan gol yedik” dedi Aziz Yıldırım. O maçı yöneten hakemdi Yunus. Bu laftan sonra Yunus Yıldırım Fener’e çalışmaya başladı. “Fener’i şampiyonluktan etmişim bari şimdi de şampiyon yapiyim” diye çırpınıyor Yunus. Vah benim Türk futbolum.
Fenerbahçe zaman zaman zorlandığı maçta Kasımpaşa engelini de aştı. Ligin ikinci yarısında puan kaybı yaşamayan tek takım.
Şimdi Kasımpaşa takım değil bir kere. Ligin dibine demir atmış, çile dolduruyor. Ama bu Kasımpaşa bile bu paçavra haliyle Fener’i perişan edebilecek poziyonları yakaladı. Yere göğe sığdıralamayan Fener, şampiyonluğa oynayan Fener nasıl aciz durumlara düştü gördük. Yüzde yüz gol pozisyonlarını cömertçe harcadı Kasımpaşa. Fener’i rezil etti ama son vuruşları yapamadı. Fener takım değil. Her hafta Alex, her hafta Alex. Allahım şu Alex olmasaydı noolur yalvarırım çok merak ediyorum. Şansı da yaver giden Volkan armut toplar gibi topladı topları. Penaltı atışında ise vuruştan önce hareket ediyor Volkan. Topu kurtardığında 2 metre önde Volkan. Büyükşehir-Galatasaray maçında Büyükşehir’in penaltısında da Zapata vuruştan önce ileri çıkıyor ama sayılmaz o. Gol olmuyor çünkü orda. Ha kurtarsaydı ben bundan bahseder miydim, tartışılır.
Galatasaray’da işler kötü gidiyor. Türk Telekom Arena dışında maç kazanamaz oldu. Yeni sezonda da Hagi takımın başında olmalı mı?
Ben Galatasaray kongre üyeliğinden istifa etmeden önce yani Galatasaray kongre üyesi olmanın bana artık sosyal statü olarak hiç birşey kazandırmadığına karar vermemden önce maçları Ali Sami Yen’de seyrederdim. Etrafımda hep birbirini tanıyan müsteşarlar, savcılar, hakimler, hükümet danışmanları, büyükelçiler, devlet dairelerinin genel müdürleri, devlet bankalarının genel müdürleri, bakanlık çalışanları, çok uluslu veya yabancı şirketlerin üst düzey yöneticileri olurdu. Bir tane bile eğitim gönüllüsü, sivil toplum örgütü çalışanı, doğuda öğretmenlik yapan, ama izni sebebiyle İstanbul’da olduğundan maça gelmiş insan göremezdiniz. Şimdiki stadta durum ne merkezde bilmiyorum. Böyle tipler var mı lise mezunları arasında bilmiyorum. Son derece elit, ülkenin kaymak tabakası, creme de la creme tabaka oradaydı. Galatasaray Lisesi’nin kalbi oradaydı. Yeni stadtan bazen ekran görüntüleri görüyorum. Sarışın, esmer, kızıl cıvıl cıvıl turuncu, mor, pembe formalarıyla rengarenk genç kızlar. Nasıl kıskanıyorum, dişlerim kamaşıyo anlatamam. Bravo Sarıgül...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder