Fenerbahçe’nin yine kayıpsız atlattığı, şampiyonluk yarışında da Bursa’yı geçtiği bir haftayı geride bıraktık.
Fenerbahçe’nin ilk golü herşeyi anlatıyor. Golden sonra Senegalliler bir yanda, Türkler ve Brezilyalılar bir yanda. Golü atan Niang’a koşan kimse yok. Vatandaşı, hemşehrisi, dilini bilen, ırkdaşı ile bir köşede, takımın geri kalanı diğer korner noktasında. Düşünebiliyor musunuz? Afrikalılar ne halde Fenebahçe’de. Adeta üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görüyorlar. Kara toprakların köleleri adeta. Kimin? Aziz Yıldırım’ın. Aziz Yıldırım kulübü ırklara renkler göre ayırmış.. Sizler kara derileriniz beyaz dişleriniz kıvırcık saçlarınızla burada ancak birbirinizle mutlu olabilirsiniz, sizler bize denk değilsiniz diyor Aziz’in yüz dört senelik Fenerbahçesi. Bu mu gençlere insan sevgisini aşılayacak spor kulübü? Bu mu “kalpleri fetheden renkler”? İsraillisi, Sırpı, İsveçlisi, Surinam asıllı Hollandalısı, Viking kanı taşıyan Danimarkalısı, Hindusu, Yugosu, Slavı ter akııtı o kulüpte. Bu mudur Fenerbahçe’nin geldiği nokta? Tüylerim diken diken seyrettim o sahneyi. Şimdiki takım arkadaşı Yobo’ya İngiltere’deyken etmediğini bırakmayan Emre’nin Fenerbahçesi bu aynı zamanda. Hazırlık maçında, dostluk maçında takımını yalnız bırakan sözüm ona takım kaptanı Emre’nin. Utandım. İnsanlığımdan utandım. Bugün Emre oynasaydı üç sarıdan atılması lazımdı. Tribünde pişkin pişkin maç seyrediyo Emre.
Takım halinde savaşan, mücadele eden bir takım seyrediyoruz ligin ikinci yarısında. Aykut Kocaman takımın savunma ve kondüsyon sorununu çözmüşe benziyor.
Şota’nın ikramı. Baştan aşağı bir ikram. Şampiyonluk yarışına girmiş ama ne yapacağını bilmeyen tecrübesiz bir yarışçı Kayseri. Bunun sebebi de korkak Şota. En büyük rakiplerinden birini bitirme, sinidrme, paniğe sokma şansını elinen kaçırdı Şota. Fenerbahçe dağılır, paramparça olabilirdi. Sevgililer Günü zehir olabilirdi. Zihnen de hazırlayamamış Şota takımını. Futbolun gereklerini öğretememiş öğrencilerine. Son dakikada kaleye giden topu çıkardı adeta Kayserinin oyuncusu. Ofsattaki adam; “ben atıcam, ben kahraman olucam” diye kaleye giden topu tamamlıyor. Bana bunu biri anlatsın. Süper Lig’de mücadele eden bir takımın oyuncusunun gole giden topa ofsayttayken kafa uzatmasını bana biri anlatsın. Yardımcı hakem maçın 5 dakika uzayacağını belirten tabelayı kaldırmamışken henüz. Koskoca bir 5 dakika daha oynanacak. O gol olsaydı ne olurdu düşünebiliyor musunuz? İşte Şota’nın takımı.
Antalya deplasmanı, lider Trabzon maçı, son haftaların flaş takımı Manisa ile deplasman ve en son sadece 3 puan gerisindeki ve ilk yarıda yenildiği Kayseri. Dört zorlu maç ve 12 puan. Şampiyonluk için kenetlenmiş taraftarı ile gümbür gümbür geliyor diyebilir miyiz Fenerbahçe için?
Geçiniz. Kim vardı Kayseri’nin kalesinde? Volkan Babacan. Kimdir Volkan Babacan? Yıllarca Fenerbahçe’de yedek olarak beklemiş, Volkan Demirel’in gölgesinden kurtulamamış Babacan. Demirel’i kesemediği için artık forma giyebileceği bir kulübe gitmiş gerçekten de çok yetenekli bir kaleci. Ama bu yetenek Fenerbahçe’ye Fenerbahçe’deyken hizmet etmeye yetmediği için Aziz Yıldırım başka bir takımda kullanmak istedi Babacan’ı. Sokaktaki çocuk bile biliyor bunu. Ama benim medyam bilmiyor. Kayseri maçı da bütün dünyaya gösterdi bunu. İlk golde nasıl da verdi Özer’e topu. Gözlerime inanamadım. Aziz Yıldırım artık bu işleri aleni yapmaya başladı. Masada kazanmayı öğrendim dediği günden beri aldığı yol artık işi buralara getirdi. Ya ikinci gol? Herkes biliyor ki Alex ortayı yapar Lugano da kafayla vurur. Ama Volkan bunu bilmiyormuş gibi kornerden gelen topa çıkmadı bile. Üstüne Babannemin bile tutacağı kadar yumuşak topu önce tuttu sonra içeri aldı. Hadi canım sen de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder