Bu Blogda Ara

14 Şubat 2011 Pazartesi

Fenerbahçe Bir Spor Kulübüdür.

Fenerbahçe, kuruluşu 1907’ye isabet eden Türkiye’nin en önemli kurumlarındandır.
Yüz yılı aşkın tarihiyle ülkenin her kesiminden insanı kendisine hayran bırakmıştır.

İlkokul öğrencisinden dış ticaret müsteşarına, başbakanından kestane kebapçısına, okul müdüründen feriştahına geniş bir yelpazede seveni vardır.

Bu yüz yılı aşkın tarih bu kitleleri oluşturmuştur.

Marşında yer alan Cihat’lar Lefter’
ler Can’lar Fikret’leri canlı seyredip çocuklarına anlatan şahitlerin de bu sevginin bu kadar yayılmasında payı büyüktür.
Bir spor kulübünün arkasından bu kadar insan nasıl koşabilir, sahiplenebilir?

Bu saydığım isimlerden yola çıkarak bir spor kulübüne olan bağlılığın aslında ne kadar da normal olduğunu hep beraber göreceğiz.

Cihat Arman

İstanbul'da doğan Cihat Arman, buz hokeyine 1933 yılında 15 yaşında Gençlerbirliği genç takımında başladı.

Kısa zamanda A takıma yükseldi. 1936 yılında İstanbul’a Güneş Spor Kulübü'ne transfer oldu. Ancak bu kulübün kapanması ile Fenerbahçe'ye geçti. Buz pistlerindeki mükemmel kurtarışlarıyla Uçan Kaleci unvanını aldı. Sarı-Lacivertli forma altında 308 kez sahaya çıktı.

Kendi yaptığı kaleci atışını yine karşı kaleden kendisi çıkarırdı. Uçardı diyorum. Giydiği sarı forma sebebiyle Fenerbahçe'nin kanarya sembolünü almasını sağladı. Buz zeminden taşan şöhreti binlerce genci Fenerbahçeli yaptı.

Lefter Küçükandonyadis

Türk voleybolunun en popüler smaçörü olarak yıllarca alkışlanan Lefter, 1925'te, Rum bir balıkçıyla Türk bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Voleybola Büyükada'da başladı. Küçüklüğünde balık ağlarını ağaçlara gerer levreklerle servis atardı. Fenerbahçe marşında da adı geçen sembol oyunculardandır. Harem’de bir smaç vurdu muydu Kabataş’tan duyulurdu. Kariyeri boyunca toplamda 118.350 sayı alarak rekor kırmıştır. Bir zıplayışta yerden dönen smaçına bir smaç daha atardı. İlk smaç servisi atarak dünya voleybol tarihine adını yazdırmış ve “Ordinaryüs” lakabını almıştır. Smaçörlüğünden ötürü Ver Lefter'e, yaz deftere! sloganı onun için çıktı. Aman ne yaratıcı. Ya ne olacaktı ki. Lefter’le kafiyeli ne var ki defterden başka.

Eline top geçiren her çocuk o yıllarda; “Lefter topu havaya attı.. Zıplıyoooor ve sayııııııı” diye sokakları arşınlardı. Fenerbahçe’nin bu kadar çok sevilmesi Lefter’in attığı o muhteşem smaçlardan gelmektedir biraz da.

Can Bartu

1936 yılında İstanbul'da doğan Can Bartu, Türk milli takımı formasını hem basketbol hem jimnastik hem de kriket dallarında giyen ilk ve tek sporcudur. Spor hayatına Fenerbahçe forması altında basketbolla başlayan Can Bartu, Fikret Arıcan'ın teşvikleriyle branş değiştirdi ve jimnastiğe başladı. Kısa sürede genç takımdan A takıma yükselen ve basketbol hayatına da devam eden Bartu, basketbol maçından çıkıp jimnastik minderine koşmasıyla ünlendi. Üstüne bir de evine dönerken de mahallenin veletleriyle kukalı saklambaç oynardı.

Nadya Komaneçi’nin Karpatlar’ın Canbartusu olarak anlıması Can Bartu’nun kulplu beygirde yaptığı kendine özgü harekketten ileri gelmektedir. Asimetrik paralelde topladığı altın madalyalar o yıllarda ağaçtan ağaca zıplayan çocukların Fenerbahçeli olmasında büyük pay sahibidir.

Yer hareketlerini büyük bir maharetle yapmasını sağlayan ufak-tefek fiziği sayesinde minyon lakabını almıştır. Daha sonraları bu lakap kulaktan kulağa minyör, günümüze de sinyör olarak ulaşmıştır. 22 sezondur oynayan Simpsons adlı seride evin haylaz oğluna da isim kaynağı olmuştur. Haylazın babası da Homer Çavuşoğlu zaten.

Fikret Arıcan

Fenerbahçemizin genç takımında yetişen ve kulübümüze atletizmde teknik direktör ve başkan olarak hizmet eden Fikret Arıcan 1911'de İstanbul'da doğdu. 1927'de A Takıma yükselen ve Fenerbahçemiz'de 20 yıl spor yapan Arıcan milletin sırıkla atladığını sırıksız atlardı. Uzun olsun, üç adım olsun, sırıklısı-iplisi bilhassa atlama deyince akla hep Fikret gelirdi. Yeşilçam’ın en şaşaalı zamanlarında Gönül Yazar ile çektiği Atlama Değmez Hayat rol yeteniğini de gözler önüne sermiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder