Fenerbahçe zorlu Trabzon
deplasmanından 3 puanla dönerek Galatasaray ile arasındaki puan farkının
açılmasını şimdilik erteledi.
Sen
de öğrendin işi hee. Miyh miyh miyh miyh.. Soruya bak… Afferim.. Ehem. Ortada
Trabzon diye bir takım yoktu ki. Tek pozisyonu 35 metreden vurulan ve Egemen’in
içerden çıkardığı pozisyon. Egemen tamamen içerde. O topun kale çizgisinden
geçmemiş olması için Egemen’in Michael Jackson olup enivicivokki’yi söylemesi
lazım asmuutkrimın diye… Bir insanın vücudunun kaleden iki metre içerde olup da
kafasının bir golü önleyecek kadar dışarda olmasını biri bana anlatsın. Bunu
dahi veremeyecek kadar Fenerli bir hakem topluluğu yönetiyor maçları. O kadar
rahatlar ki, arkalarında Fenerli medyanın da desteğiyle istedikleri gibi düdük
çalıyorlar. Bülent Yıldırım Trabzon’un atağını kesti, daha fazla doğramayayım
Trabzon’u diye gönlü elvermedi de hava atışı verdi. Hem de kuralları çiğneme
pahasına. Özür diledi Bülent Yıldırım adeta Trabzon’dan. Böyle bir şey olur mu?
Böyle kepazelik olur mu? Maçın tekrar edilmesi lazım. Açık bir şekilde
kural hatası var. Hakem futbolun bir parçasıdır. Top hakeme çarpıp gol bile
olabilir. Kale direği neyse hakem de odur. Korner direği neyse hakem odur.
Hakeme top çarptı diye oyun durdurulmaz. Hakem atışı yapılmaz. Ama Fener
güdümlü federasyonun bu maçı tekrar etmeye yüreği yetmez. Aziz Yıldırım’ı Aziz
ilan eden bu federasyon Fener’in kazandığı bir maçı tekrar ettiremez. Hem Trabzon
çok kötüydü diye hakkını yemek mi lazım? “Sen kötüsün, o yüzden senin aleyhine
hakem hatası da yapılabilir, kural hatası yapılabilir” denilebilir mi? Şikeci olduğu
mahkeme tarafından tescillenmiş bir takım iki şaibeli golle öne geçiyor, hakem
devam ettiriyor düşünebiliyor musunuz? Çocuklar bile güler buna. Hakemin daha
ikinci golde oyunu durdurması lazımdı, tatil etmesi lazımdı. Tam kalecisi
tutacakken topu kendi ağlarına yapıştıran Bamba 10 dakika sonda avuta giden
topun önüne atıyor kendini.Hakem de bir dakika ne oluyoruz diye oyunu durdurup
yardımcılarıyla konuşmuyor. Hakemin tek derdi sahaya atılan meşaleler, paralar,
çakmaklar, domatesler. Böyle bir şey olabilir mi? Bir takımın, bir şehrin
kaderiyle bu kadar oynanabilir mi?
Galatasaray, yeni transferi
dünya yıldızı Drogba’nın ayağının tozuyla oynadığı ilk maçta üstelik
deplasmanda olmasına rağmen şahane bir oyun sonrası Akhisar Belediye’yi yenmeyi
başardı.
Çok
güzel bir hazırlık maçıydı. Türkiye’nin gururu Galatasaray’ın Avrupa
Şampiyonlar Ligi’nde oynayacağı çeyrek final öncesi karşılaşması için harika
bir provaydı. Avrupa Şampiyonlar Ligi ama dünyanın en önde gelen
futbolcularının oynadığı bir lig. İşte bu lige layık kadrosunu deneme fırsatı
buldu Fatih Terim. Zorlu bir deplasmandan hem de nasıl soğukkanlılıkla çıkılacağını
gösterdi. Kendisini yalnız bırakmayan muhteşem taraftarının da desteğiyle
kontrollü bir futbol ortaya koydu Galatasaray. Zamanı geldiğinde de darbeyi
indirmesini bildi. Sneijder ve Drogba için bulunulan “ takımı bozar”
kehanetlerinin ne kadar boş olduğunu gösterdi. Bu ikilinin hem de nasıl
birbiriyle uyumlu oynadığını ispat etti Akhisar maçı. Burak Yılmaz’ın bu ikilinin
arasında pırıl pırıl parladığına da şahit olduk. Biter denilen Burak Drogba ile
ekip olmuş, rakiplerin üstüne kara bir bulut gibi çökmüş durumda. Shalke’nin
morali çok bozuktur şu an eminim. Kuralar çekildiği zaman oynamayı bekledikleri
Galatasaray ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var. Avrupa’nın en iyi orta
sahası ile en iyi santraforuna karşı önlem almak zorunda Shalke. İlk maçın Ali
Sami Yen Arena’da olması ise avantaj bana göre. Burada atılacak goller Shalke’yi
rövanşta iyice zorlayacak. Çarşamba günü Seyrantepe’de olmayı o kadar çok
isterdim ki. Televizyondan görüyorum burnumun direği sızlıyo. O birbirinden
güzel rengarenk kızlar… Ünal’dan gelip şöyle dese; “tamam, zamanında Galatasaray
kongre üyesi olmak bana statü olarak bir şey kazandırmıyor diye istifa ettin, bir
daha da Galatasaray maçına gitmem dedin. Ama bak 1,5 sene gibi kısa bir sürede
kulüp tekrar senin zamanındaki Galatasaray oldu. Creme de la Creme bütün
Galatasaraylılar nefis stadımızda her hafta ellerinde “le boisson” maç seyrediyor, bir sen
eksiksin” diye davet etse o kadar yarım ağızla ama ok kad dar ayaklarım kıçıma
vura vura giderim ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder