Fenerbahçe’nin gözden çıkardığı futbolcular bu hafta şampiyonluk yolunda Fenerbahçe’ye çelme taktı. Geçen sene son maçta, şampiyonluk maçında gol atan Burak dün de seyircisiz maçta Galatasaray’a takımına üç puanı getiren golü attı. Kazım ise kırmızı kart görerek Galatasaray’ı on kişi bıraktı.
Efendim Galatasaray, Fener’in kullanılıp buruşturulup kaldırıma fırlatılmış mendil muamelesi yaptığı Kazım’a kucak açtı. Fener’in, yerken dibinden salçalar, yağlar akıtıp kravatı lekeleyen dürüm kağıdına davrandığı gibi küfredip çöpe attığı Kazım’ı evladı yaptı Adnan. O Kazım, Galatasaray formasıyla Fener’e gol atan Kazım, dün rakibine, meslekdaşına düşmana girer gibi dalıyor, sevimsiz bir haşeratı ezer gibi eziyor. Ben utandım. Bırak bir sporseveri insan olarak utandım. Fifa bunu diyor, bağıra bağıra diyor: “Ey hakem! Bir futbolcu rakibinin bileğine, ayağını bir yere kaçırma durumu yokken, yeni doğmuş bir bebek gibi savunmasızken yan gözle bile baksa daki kırmızı kartı göstereceksin.” Kazım bunu bilmiyor. Kazım futbola, takımına ihanet ediyor. Adnan gitti aldı bunu Fener Can Bartu Tesisleri arka kapısındaki çöp konteynerinden. Alp’e dedim. Alp benim çok yakın arkadaşım. “Bu Adnan iyi çocuk” dedim. Alp şimdi kendini gustosundaki güzelliklere verdi. Film seyrediyor, balık tutuyor, saç uzatıyor, bıyık biriktiriyor, miçoluk yapıyor. “Al bu Adnan’ı bu iyi Galatasaraylı” dedim, yönetime aldı. Sami de zevk sahibiydi. Ali Sami.. İki muhabbetim olsa Ali Sami’den de adıyla bahsederdim. Yaşasaydı muccuk yapardım hatta klok yapardım apışına doğru.
Eskişehir kendi evinde uzun bir aradan sonra Fenerbahçe’ye karşı kaybetti. Bülent Uygun’un oynattığı futbolu nasıl buldunuz diye şahane bir çanak soru sormak isterim coşun diye.
Şimdi ben buradan ve ekranlardan Fener’in rakiplerine taktik vermekten yoruldum. Herkes biliyor. Konuşmayı öğrenmemiş Aztek Pigmesi bile biliyor ki Fener’in defansı zayıf... Üstüne gidersen golü bulursun.. Nitekim buldu da Batuhan golü.. Eeeee.. Evet buldu.. Di mi?.. Şimdi şöyle o zaman.. Bülent korkak. Gitmedi Fenerbahçe’nin üstüne. Kendi sahasında kabul etti. Bir de kafası var Batuhan’ın Lugano’dan sekip direkten dönen. Ah be o bir gol olsaydı var ya... Bu da olmadı.. Geçiniz... Fiyasko... Yüz karası... Herkes biliyor... Kim ne derse desin... Hah.. Hakem hakem... Cüneyt... Cüneyt Çakır... Lugano’nun sekiz, Emre’nin on iki, Alex’in beş pozisyonda sarı kart görmesi lazımdı. Gökhan’ı atmaması ise tam bir yüz karası. Hakemliğin yüz karası. İlk kartı gördükten sonra Fenerli futbolculara bir dokunulmazlık zırhı giydiriyor hakemler. İlk sarı kart bir ödül adeta. Gökhan’ın yaptığı hareket dünyanın her yerinde sarı kart. Rio’dan Tayland’a kadar her yerde sarı kart. Eskiden bu Rio’dan Tayland’a kadar diye Uefa kupasından bahsederdim ballandıra ballandıra da o da kalmadı. Zaten ben istifa etmiştim Galatasaraylılıktan. Ama biraz silkinse şu Galatasaray yaparım şovumu gene. Geçen sene Uefa’yı kim aldı hatırlamıyorum ama tüm dünya biliyor ki 2000’de Galatasaray aldı. Seneye de Fener şampiyon. Aziz Yıldırım aldı avcuna birilerini.
Arda’ya Atletico Madrid’den teklif geldiğine dair söylentiler iyice su yüzüne çıktı. Hatta Atletico Madrid başkanının Arda için İstanbul’a geldiği söyleniyor. Arda gitmeli mi?Arda dünyanın en iyi futbolcusu... (3 dakika sessizlik.. Abi?) Messi ile Ronaldo’yu toplasan Arda’nın yarısı etmez. Bellki %75.. Arda’ya bu iki futbolcunun da oynadığı ligden bir teklif gelmesi Arda için büyük fırsat. "Messi de kimmiş, Ronaldo da kimmiş?" diye tüm dünyaya kendini göstermesi için büyük fırsat. Messi Barcelona takımının işleyen bir parçası o kadar. Ronaldo da öyle. Morinho’nun dediğinden dışarı çıkmıyor. Arda yaratıcı. Top ayağına gelmeden 3 saniye önce topu nereye göndereceğini biliyor. Sırtı dönük top alıyor, adam eksiltiyor, alan daraltıyor, baskı yapıyor, kot taşlıyor, perde takıyor... Arda futbolun sihirbazı... Gerekirse topu saklıyor, ikiye bölüyor, kaybediyor, ağlardan çıkarıyor, gol... Ben Arda’nın yerinde olsam tüm dünyaya en büyük benim diye avazım çıktığı kadar haykırmak, bağırmak, nara atmak için giderim. Gerçi burda da şekli güzel keratanın. Zarif kız arkadaşıyla göz kamaştıran bir ilişkisi var. Romantik de. Sinema kapatıyor, minibüs kiralıyor, evde sevgilisiyle, arkadaşlarıyla vakit geçiriyor, tabu oynuyor, wii’de tenis oynuyor, barbie bebek giydiriyor. Genç herşeyden önce. Delikanlı. Sporcu. O yaşımdayken o şöhret ve para bende olacaktı ki... Uzatmaları oynuyoruz artık. Sweet heart diyorum, "lila shetland pek yakışmış amca" diyorlar. Daha etkili Spanish fly istiyorum seçim kabinesinden..
Kazım’ın Galatasaray’da ligde attığı gol kadar Semih’in g.tüyle attığı gol var.
Ünal Aysal’ı işaret ettiğinden beri İnan Kıraç’ın hafta sonu giydiği kıyafetlerden bile giymiyorum artık. Kruvazesiz görmedim zaten kendisini. “İnan” dedim bigün. İnanmadı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder